Otomobil alma alışkanlıklarının değişmesi ve markaların tüketicilerin daha kolay otomobil almalarını sağlayacak finansal imkanları sunmalarıyla birlikte, otomobil almak eskiye oranla kolaylaştı. Tüketicilerin büyük bir kısmının otomobilleri alırken nakit yerine krediyi tercih etmeleri, markaların da kendi finansal kaynaklarını müşterilere sunmasına neden olurken, trafikteki otomobil sayısı da artmaya devam ediyor. TÜİK verilerine gerek 2012 yılında 16 milyon araç bulunurken, ODD'nin 2012 yılı satış rakamlarına göre toplam 777.761 adetlik otomobil satışı da trafiğin yükünü arttırdı. Türkiye'de geride bıraktığımız 2012 yılında toplam, "Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı'nın" istatistiklerine göre 296.892 trafik kazası meydana geldi. Bu kazaların yüzde 40'ı (110.222) ölüm veya yaralanmalı kaza sınıfındayken, 1760 tanesi ölümlü kaza olarak kayda geçti. 2012 yılında trafik kazalarında hayatını yitiren kişi sayısı 2.230, yaralı sayısıysa 188.557 oldu. Yani bir trafik kazasında yaralanma ihtimaliniz yüzde 69, ölme ihtimalinizse binde 8. Ölüm veya yaralanmalı kazaların önemli bir bölümü tek aracın yaptığı kazalar olurken, bu da trafikteki dikkatsizliği ve sürücü ihmalini gözler önüne seriyor. İkinci sırada ise aynı yönde giden iki aracın yaptığı kazalar var. En az gerçekleşen kaza türü ise zincirleme diye tabir edilen çok aracın dahil olduğu kazalar. En çok kaza yapan araçlar otomobil, kamyonet ve motosiklet. Otobüs ve bisiklet kazaları ise birbirlerine çok yakın. Peki trafik kazalarının azaltılması için 2013 yılında yapılan yeni düzenlemelerin ne kadar faydası olur? Ya da hepimiz trafik konusunda ne kadar bilinçliyiz?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysanız karayollarında otomobil kullanmak için B sınıfı ehliyete sahip olmanız gerekiyor. Ehliyet sınavı ise hem yazılı hem de pratik olarak iki aşamalı uygulanıyor. Yazılı sınavda: " İlk yardım bilgisi, Trafik bilgisi, Motor bilgisi" bölümlerini cevaplayıp pratik sınava girme hakkı kazanıyorsunuz ve pratik yani direksiyon sınavında ise aracı kullanma kabiliyetiniz ölçülüyor. Peki bu sınavları başarı ile tamamlayıp, otomobil kullanmaya hak kazandığınızda bu eğitim süresi amacını tamamlamış oluyor mu? Bu eğitimlerin trafik hayatında bizleri yeterince saygılı ve dikkatli yapmaya yetmediği "kuralsızlığımızdan" belli. Çünkü ehliyet adayları 18 yaşına gelinceye kadar yine eksik bilgiyle trafiğe çıkmış büyükleri ve etrafındaki insanların davranışlarıyla trafiği öğreniyor. İşte bu nedenle tıpkı birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi trafik eğitiminin temelden, yani çocuk yaştan başlaması, geleceğin sürücülerinin yola daha bilgili çıkmalarını sağlayacaktır. Özel sektörün ve bazı otomotiv markalarının yapmış olduğu sosyal sorumluluk projelerinin tek başına trafiği düzeltmeye yetmeyeceği, işi sıkı tutması gerekenin devlet olduğunu hatırlatmakta fayda var.
