Fransız markanın ilk bağımsız modeli DS 7 makyajlanarak yoluna devam ediyor. Öncelikle modelde artık Crossback isminin kullanılmadığını fark ediyoruz. Yüzünde de makyajın etkisi hissedilen otomobilin çok havalı bir tampon ve aydınlatma tasarımı kullandığı fark ediliyor. Tampon köşelerinde dikey olarak ince bir çizgi şeklindeki 33 LED ışık ile oluşturulan ışık demetine DS wing adı verilmiş. Bu aydınlatmalarda aracı kitleme ve açma sırasında da animasyon özelliği de eklenerek havasına hava katılmış. Ana aydınlatma grubundaki 380 metreye kadar aydınlatma sunabilen yeni DS Pixel LED Vision 3.0 farlar ve DS Light Veil gündüz farlarıyla makyaj sonrasında daha iyi bir aydınlatma iddiası sunuluyor. Makyaj öncesinde çok iyi olan far aydınlatmasının makyaj sonrasında da çok başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Tasarımdaki yenilik sadece önde sınırlı kalmazken stoplarda da güncellemeye gidilerken bagaj kapağı ve logolarda da elden geçirilmiş.
Otomobilin içerisinde yeni bir ara yüze sahip olan 12 inçlik ekranlı bilgi eğlence sistemi kullanılmış. Aynı boyuttaki dijital gösterge grubu da kişiselleştirilirken gece görüş özelliği de bu ekrandan izlenebiliyor. Bu donanım güvenlik konusunda DS 7’nin artı puan almasını sağlıyor. Her iki ekranın da çözünürlüğü başarılı. Dijital gösterge grubunun kişiselleştirilebiliyor oluşu da ergonomiyi arttırıyor. Dokunmatik multimedya ekranının menü içerikleri ve geçiş hızları da başarılı örnek olarak gösterilebilir. Multimedya ekranı üstünde yer alan araç çalıştırıldığında gizlendiği yerden çıkan analog saat de pek çok detay gibi DS 7’nin şıklığını ve Premium algısını arttırıyor.
Bu sefer direksiyonuna geçtiğim DS 7 sadece şık ve gösterişli değil teknolojisiyle de meydan okuyan bir otomobil. Formula E’deki tecrübelerinden geliştirdiği teknolojileri de binek otomobillere aktaran DS Automobiles, DS 7’de verimli bir kablo ile şarj edilebilen hibrit sistemle karşımza çıktı. Öncelikle içten yanmalı 200 HP gücündeki 1,6 litre turbo benzinli motorun da hibrit sistem gözetilerek geliştirildiğini belirtmemiz gerekli. Hibrit sistemlerde uzun mesafeli sürüşlerde bataryalardaki gücün tükenmesi ve rejenerasyonun az olması sebebiyle dezavantaj oluşturubilecek durumlarda da standart benzinli motorlara göre daha az tüketmesi için çalışılmış. Miller döngüsüyle çalışan içten yanmalı motorla birlikte önde 81 kW (110 HP), arkada ise 83 HP (113 HP) iki elektrik motoru bulunuyor. 135 km/s hıza kadar sadece elektrik motorlarıyla, saf bir elektrikli sürüş sunabilen otomobille şehir içinde yaklaşık 81 km, ortalama sürüşle ise 63 km’ye kadar yol alınabileceği belirtiliyor. Bizim de test parkurunda lede ettiğimiz mesafe ortalama 50 km civarındaydı. Bu sistemden maksimum avantaj elde etmek isteniyor ise 14,2 kWh’lik bataryaların prizden şarj edilip dolu halde yolculukların başlaması gerekiyor. Bu durumda 1,2 lt/100 km’lik tüketim iddiasına biraz yaklaşmak mümkün. Kablo ile şarj etmek için vaktiniz olmadığında ise e-Save moduyla içten yanmalı motor bataryaları doldurma görevini de üstleniyor.
Bizim test ölçümlerinde elde ettiğimiz veri ise 3,5 lt/100 km. Bu durumdaki elektrik sarfiyatı ise 8,2 kWh/100 km. Bu cüssedeki bir otomobil için şaşırtan bir tüketim sağlayan DS 7 ile dolu bataryalarla ortalama tükemi çok daha aşağıya inecektir. Gene olarak enerji yönetimi konusunda çok başarılı olan otomobilin vaat ettiği menzilleri sunabilmesiyle birlikte enerji geri dönüşümü ya da içten yanmalı motor ile şarj işleminde bile ekonomik olabilmesi göz dolduruyor.
Bununla birlikte hızlanma performansı adeta bir spor otomobil tecrübesi yaşatıyor. Hibrit sistem ve 8 ileri vitesin uyumu sürüş konforu ve hızlanma performansını destekliyor. Aslında hızlandığını hissettirmeyen DS 7 E-Tense 4x4 300’ün fabrika verisi 0-100 km/s hızlanamsı 5,9 saniyeyken test ölçümlerinde de benzer veriye ulaşabildik.
Sonuç olarak DS 7 E-Tense 4x4 300’ün genel olarak premium isteklere cevap verebiliyor oluşunun yanı sıra konforlu sürüş tecrübesine dinamzimi ekleyebilmesi de onu güçlü kılıyor.
Yazı: Koray Kodal
