Henüz bir konsept olan Beachcomber, MINI markasının daha önce olmadığı alanlara ve kullanıcılara ulaşmaya çalışmasının en somut örneği. Detroit Otomobil Fuarı'nda tanıtılacak olan konsept, markanın uzun zamandır beklenen SUV'unun da ilk örneği olarak algılayabiliriz. MINI çalışanları Beachcomber'ı bir fikir aracı olarak görüyor ve buradaki fi kirlerin, öncelikle Cenevre Otomobil Fuarı'nda gösterilecek olan Countryman modeli olmak üzere markanın gelecekteki modellerinde kullanılabileceğini söylüyorlar. Bunu, Beachcomber'ın altyapısı ve yürüyen aksamının Countryman'le aynı olmasından anlayabiliriz. Konsept, tasarım olarak 1969'da piyasaya sunulan Moke modelinden ilham alıyor ve bunu günümüze uyarlıyor. Sade görüntü, kapısız karoser gibi radikal tasarım detayları, sürücü ve yolcunun tıpkı Moke'da olduğu gibi maceraya daha yakın hissetmesine olanak veriyor. Ancak bu açık tasarımın günümüz güvenlik standartlarına nasıl uyum sağlayacağı merak konusu. Tasarım olarak klasik MINI özellikleri taşıyan Beachcomber, 4070 mm'lik boyuyla Clubman modelinden tam 135 mm daha uzun ve bu onu en büyük MINI modeli yapıyor. 4 tekerlekten çekiş sistemi ve yüksek gövde aracın arazi kabiliyetini dışarı vururken, değişken kabin içi, uzun eşyaların kolayca taşınmasına olanak veriyor. Kumaş tavansa aracın maceracı ruhunu biraz daha ön plana çıkartan bir diğer unsur ve yine Moke modelinden esinlenmiş bir detay. Kabin içindeki göstergeler ve kaplamalar üretim versiyonunda daha sıradan malzemelerle yer değiştirecek olsa da genel olarak bu tarzda olmaya devam edecek. Moke, üretildiği yıllarda oldukça radikal ve popüler bir otomobildi ve Beachcomber da bu geleneği sürdürecek gibi görünüyor. MINI bir kez daha sıradışı ve tarz sahibi bir araç yapmayı başarmış.