Zirve Yolunda
Garry Kuntz, Alfa’yı uzun süredir garajdaki yerinden çıkartmadığından bahsediyor. Artık emeklilik günlerinin tadını çıkartan emekli video uzmanı, günlük hayatta biraz daha sıradan bir otomobil, bir Corvette C6 kullanıyor: San Fransisko körfezinin hinterlandındaki virajlı yolları avlama yeteneğine sahip, güçlü bir gezinti otomobili. Alfa ve Corvette’ten bahsetmişken Ferrari 550’yi de unutmayalım: Kelepir fiyata satın alınan ve o tarihten bu yana özenle korunan V12 motorlu İtalyan aygırı bugünlerde fiyatını ikiye katlamış durumda. Alfa Romeo 1750 GTV’nin ticari değeriyse daha karmaşık. Küçük coupe, klasik otomobil pazarında büyük rant sağlanacak otomobillerden biri değil ama kesinlikle kıymetli bir parça. Alfa’nın günlük kullanıma uygunluğu, barındırdığı rant potansiyelinden çok daha fazla: Garry Kuntz, küçük Alfa’ya biraz büyülenmiş biraz da melankolik bir bakış atarak “Benim boyum yaklaşık 2 metre ve altmışlı yaşlarımın ortasındayım. Bu da 1970 yılından kompakt bir otomobil. Kısacası birbirimize iyi bakmalıyız” diyor.
Zirve Yolunda
Gary, otomobil sevgisi iliklerine kadar işlemiş bir tutkun. Avrupa spesifikasyonlu Alfa Romeo’yu aylar süren bir restorasyon işlemine tabi tutmuş ve ödülü de klasik otomobil buluşmalarında topladığı birincilikler olmuş: “Otomobil 1970 yılında Kanada’ya doğrudan İtalya’dan gelmiş. Benimle buluşması biraz zaman aldı. Otomobilin yeşil kaplamalı ateşleme kabloları bile orijinal …”
Zirve Yolunda
Alfa 1750 GT Veloce, Gary’nin garajında naif ve kırılgan bir yabancı cisim gibi belgelerin, el kitaplarının, otomobil makalelerinin yanında, düzen içindeki el aletlerinin ve yarış keplerinin arasında duruyor. Gary garajın ışığını açarken Hi-Fi sistemi de devreye giriyor: Otomobili konsantre bir biçimde elden geçirirken klasik müzik arka planda iyi gidiyor. Garajdaki V8 ile V12 motorlu canavarlarla neredeyse hiç ilgilenmeden 4 silindirli sıskaya odaklanmamız Gary’yi duygulandırmış olmalı. Uzun süre fotoğraf çekimini nerede yapabileceğimizi düşünüyoruz: Pasifik kıyısındaki 1 numaralı otoyol? Yukarıdaki Napa Vadisi? Bir süre sonra Gary sadece “Mount Diablo” dedi. “Orası evin hemen arkasında. Amerika’nın her yerini dolaştım ama uzun süredir oraya gitmedim ve orası Alfa’ya uygun olabilir. Virajlı, vahşi ve maceracı. Ve daha da önemlisi tıpkı Alfa GTV gibi bilenlerin bildiği, gizemli bir tip.”
Zirve Yolunda
Gary kontak anahtarını çevirince, arka taraft aki 46 litrelik yakıt deposunda bulunan benzin, çift boğazlı iki Weber-40 DCOE karbüratöre pompalanıyor ve motor hemen çalışıyor. Bay Kuntz Alfa’yı geri manevrayla garajdaki yerinden çıkartırken, “Amerikan versiyonunda enjeksiyon vardı ama Avrupa versiyonlarındaki karbüratörler daha iyi” diyor. Bugünün dört silindirli motorları akıllara çoğunlukla bir buzdolabı sesini veya “performans sesi” mühendisliğini getirse de eskiden durum farklıydı. Gary’nin GTV’sinde dört pistonun hırıltısına eşlik eden bir çift üstte yerleşimli eksantrik ve sekiz supap ortaya karakterli bir melodi yayıyor: Harbi, canlı ve özgün.
Zirve Yolunda
1750 GTV’nin motoru güzel bir çekişe sahip ve küçük coupe Mount Diablo’nun eteklerindeki yerleşim birimlerini çarçabuk geride bırakıyor. Seri virajlar ve sürprizlerle dolu eğimler. Doğru vites ve deyir sayısının keyifl i oyunu başlayabilir: İyi ayarlanmış vites geçişleri eşliğinde dağı tırmanışa geçen GTV’nin kolay geçen vitesleri keyif verirken tadı tuzu yerinde olan 4 silindirli motordan yayılan heyecanlı sesler Alfa’nın keyfinin yerinde olduğuna işaret ediyor.
Zirve Yolunda
Gary’nın yanında “sadece” 1,85 metre boyunda olsam bile ben de yeterince basık bir oturma pozisyonunun “keyfini” çıkartıyorum. Oturma pozisyonuna alıştıktan sonra harika görüş açılarının farkına varıyorum: Modern coupelerde sütunlar sürücünün etrafına adeta duvar örerken, Alfa’da neredeyse panoramik bir görüş açısına sahipsiniz. Ve Mount Diablo böylesi cömert görüş açılarına en çok ihtiyacınızın olabileceği yerler arasında: Güneybatıya baktığınızda meşhur Silikon Vadisi’ne uzanan bir manzara varken, batıda Golden Gate Köprüsü’ne çöken sis farkediliyor ve doğuda da Central Valley’den yükselen sıcak dalgası göze çarpıyor. Mount Diablo Eyalet Parkı’na otomobille giriş paralı. Alfa, 10 dolar karşılığında bisikletçilerin zirve yolculuğuna karışıyor.
Zirve Yolunda
ALFA ROMEO 1750 GTV
4 silindir, 8 supap, 1779 cc, 97 kW/132 HP (SAE) 5500 d/d, 194 Nm (SAE) 3000 d/d, 5 ileri vitesli manuel; U/G/Y: 4080/1580/ 1315 mm, boş ağırlık: 1048 kg, 0-100 km/s: 10,0 sn, maksimum hız: yaklaşık 190 km/s, ortalama tüketim: 11,4 lt/100 km Saf Alfa Romeo: Kırsalda ritmik sürüş Her yıl düzenlenen Diablo Challenge Bisiklet Yarışı’nda “velespitçiler” 44 dakikada zirveye tırmanma mücadelesi veriyorlar. Bizim de zirve yolculuğumuz sırasında tıpkı bisikletçiler gibi akıcı ve arkamızı kollayarak ilerlememiz gerekiyor. Bunun nedeni Alfa’nın ZF imzalı hassas direksiyon sistemi, disk frenleri, öndeki bağımsız süspansiyon ve arkadaki sabit aksı değil. Sadece manzaranın tadını çıkartma arzusu. Alfa, sıradan bir pazar öğleden sonrasını duygusal bir olay haline getirdi: tabiatın kokusu, sıcak hava, mavi gökyüzü ve harika bir sürüş macerası. Gary bize teşekkür ediyor: “Alfa’yı Mount Diablo’ya çıkartmamı sağladığınız için teşekkür ederim gençler. Bu otomobilim beni genç kılıyor.” Rica ederiz Gary, ne zaman istersen...
YAZI: Johannes Riegsinger - Eray Özgür FOTOĞRAFLAR: Frank Ratering
Otomobil dünyasının en güvenilir bilgi kaynağı
Otomobil dünyasındaki tüm önemli gelişmeleri, doğru ve tarafsız şekilde okura ulaştıran otohaber dergisi yılda 12 sayı çıkan tek otomotiv dergisidir. Yıl boyunca çıkardığı birçok ek yayınla otomobil dünyasına dair her konuda okuruna zengin bir içerik sunar. Elektrikli ve hibrit otomobillerden safkan spor otomobillere, klasik ve antika taşıtlardan SUV ve crossoverlara uzanan zengin bir özel yayın çeşitliliği sunan otohaber dergisi ayrıca yıl boyunca gerçekleştirdiği test ve karşılaştırmaları da Test Yıllığı dergisinde bir araya topluyor.