Otomobile bindiniz ve motoru çalıştırıp hareket ettikten hemen sonra o kimine göre sinir bozucu "bir şey unutmadın mı?" sinyalini duyuyorsunuz. Türkiye'de çoğu sürücü emniyet kemeri takmayı sevmediği için akla hayale gelmedik hilelerle bu çok önemli uyarı sinyalini aldatmayı başarsa da, emniyet kemeri mevzusu en az 90'ların Türk televizyonlarındaki o bilgilendirici çizgi dizilerde anlatıldığı
kadar kritik bir donanım. Öyle ki otomobillerimizdeki sayıca fazlalığıyla orantılı olarak kendimizi güvende hissettiğimiz havayastıkları dahi emniyet kemeri takmayan bir sürücü veya yolcu için çok şey ifade etmiyor. Sürücü ve yolcu güvenliğinin temel taşı olan emniyet kemeri havacılık tarihinin neredeyse ilk yıllarından itibaren uçaklarda (o yılların uçakları açık kokpitliydi) kullanılıyordu.
Kara araçları için ilk örnekleri, yollardaki araç sayısının arttığı ve otomobilleri hızlanmaya başladığı 1930'lu yıllarda Amerikalı birkaç doktorun kendi araçları üzerine gerçekleştirdiği amatör uygulamalar ile ortaya çıkmasına rağmen, 2 noktalı emniyet kemerinin bir ilk olarak Ford tarafından opsiyonel donanım listesine alınması 1955 yılını bulmuştur. Yine de uzunca bir süre bu opsiyona pek talep olmadı. Zira dönemin sürücüleri bu konuda hem bilinçsizdiler hem de emniyet kemerinin "çaylakça" olduğunu düşünüyorlardı. İçinde bulunduğumuz yıldan tam 50 yıl önce eski tip 2 noktalı emniyet kemerinin yerini almak üzere geliştirilen 3 noktadan bağlantılı emniyet kemeri sisteminin yaratıcısı Nil Bohlins ise şöyle diyordu: "Fark ettim ki insan gövdesinin üst ve alt yanlarını omzun üstünden karnın alt kısmına uzanan V şekilli bir kemer ile beraberce güvenli bir şekilde yerinde tutmak gerekiyor. Ayrıca tokanın, kullanıcının arkasında ve koltuktan alçak konumlandırılmasının ve böylece kullanıcıyı çarpışma kuvvetine karşı çok yönlü biçimde gergin ve kararlı olarak sabitlemenin gerekliliğini anladım.Tüm bu gerekleri sağlayan kemerin kolayca ve sadece tek elle takılabilir olması ise bir zorunluluktu."
Saab'da hava araçları için acil durumlarda pilotu mümkün olduğunca kısa sürede uçaktan uzaklaştırmak üzere katapult tipi fırlatma sistemine sahip koltuklar geliştiren İsveçli mühendis Nils Bohlin'in, Volvo markası altında çalışırken sürücüleri kaza anında otomobilde
sabit tutmak üzere emniyet kemerleri üzerinde çalışması oldukça ironik. Bu çalışmaların meyvesi olarak bugün modern otomobillerde de kullanılan 3 noktalı emniyet kemerleri ortaya çıkar. Bohlin'in 3 noktalı emniyet kemeri 1958 yılında Volvo tarafından lisanslandı. Fakat ilerleyen yıllarda donanımın sürücü ve yolcu güvenliğine yaptığı önemli katkı sebebiyle patent tüm diğer otomobil üreticilerinin kullanımına sunuldu.
