Otomobil pazarı araç parkı ise 7.6 milyon adet. Otomobillerin yüzde 38 gibi yüksek bir oranı 16 yaş üzerinde. Ticari araç parkı otomobillere göre daha genç. Trafiğe kayıtlı 3.8 milyon adet aracın yüzde 25'i 16 yaş üzerinde.
Avrupa ülkelerinde trafiğe kayıtlı otomobillerin yaş ortalaması ise Türkiye'ye göre oldukça düşük. Almanya'da otomobillerin yaş ortalaması 8.1, Belçika'da 8, Avusturya'da 7.7, İngiltere'de 7.1, İrlanda'da 6.3. Yunanistan, Portekiz, Slovakya, Finlandiya gibi bazı Avrupa ülkelerinde ise yaş ortalaması 10'un üzerine çıkıyor.
ÇEVREYİ KİRLETİYOR
Türkiye'de trafikte eski teknolojiye sahip yaşlı araçların, çevreye de olumsuz etkileri var. Ömrünü tamamlamış araçlar, yakıt tüketimi ve CO2 salımı daha düşük yeni teknolojiyle üretilmiş araçlara göre çevreyi daha fazla kirletiyor. Otomobil sektöründen kaynaklanan doğrudan sera gazları, CO2 eşdeğeri olarak ifade edildiğinde mevcut koşullarda 2015 yılında 18.29 milyon ton olması bekleniyor.
16 yaş üstü ömrünü tamamlamış otomobillerin trafikten çekilmesi durumunda emisyon salımı yüzde 8.8 düşüşecek. Diğer taşıt türlerinin de hurda kapsamında olduğu düşünüldüğünde toplam CO2 salımının ise yüzde 17 azalacağı tahmin ediliyor.
Yakıt tüketimi düşük araçlar teşvik edilmeli
Türkiye'de ulaştırma sektöründen kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılabilmesi için daha verimli enerji tüketen taşıtların Türkiye araç parkı içindeki oranının arttırılması gerekiyor. Yani yaşlı araçların trafikten çekilmesine yönelik bir teşviğe ihtiyaç var. Otomotiv Distribütörleri Derneği'nin hazırladığı rapora göre, motor teknolojisi eski, belirli bir yaşın üzerindeki araçların trafikten çekilmesi, ulaştırma sektörü kaynaklı sera gazlarının azalmasında büyük fayda sağlayacak.
320 bin araç hurdaya çıktı emisyon yüzde 4.87 azaldı.
Hurda araçlarla ilgili yasal düzenlemenin emisyon kazanımındaki önemi 2003 ve 2004 yıllarında tanınan vergi avantajlı ile ortaya çıktı. Bu yasal düzenleme ile otomobil satışlarındaki artışa rağmen, hurdaya çıkarılan 320 bin taşıtın CO2 emisyonlarında yüzde 4.87 azalma sağladığı görüldü.
Fazla yakıt tüketen otodan daha fazla vergi alınmalı. Türkiye, Mayıs 2004'te Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne ve Kyoto Protokolü'ne taraf oldu. 26 Ağustos 2009 tarihinde Türkiye'nin katılımı BM nezdinde resmen yürürlüğe girdi. Kyoto Protokolü kapsamında verilen taahhütlere göre, Türkiye'den sera etkisi yaratan gaz salınımlarını 2008-2012 aralığında 1990 yılı seviyesinden ortalama yüzde 5 aşağı çekmesi isteniyor. Türkiye'nin kişi başına düşen sera gazı ortalaması OECD ve AB ülkelerinin çok gerisinde olmakla birlikte yaklaşık 74 milyonluk nüfusla çarpılınca en çok sera gazı üreten ülkeler arasında 13'üncü sıraya yükseliyor. Türkiye, Kyoto protokolüne taraf olan bir ülke olarak devlet politikalarında yeni düzenlemeler yapmak durumunda.
Bu kapsamda öncelikli olarak yapılması gereken düzenlemeler;
- Endüstri, motorlu taşıtlar ve ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik mevzuatların yeniden düzenlenmesi,
- Daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma,
- Ulaşımda çevreciliğin temel ilke olmasının sağlanması, fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla vergi alınmasıdır.