Kompakt sınıftan spor otomobil türetmek yeni bir akım değil. Hothatch olarak adlandırılan güçlü ve sportif hatchbackler arasında Ford da Focus ile yer alıyor. Focus'un en "ateşlisi" RS logolu olanı. Ford'un RS logosu 1968 yılından beri 30'uncu kez kullanılıyor. Rally Sport kısaltması olan isim Ford 15M RS ile kullanılmaya başladı. Motorsporları ve spor otomobil tutkunları için efsane haline gelen RS logosu, 2002'den beri Focus'ta da bulunuyor. Gelenek, yeni nesil Focus'ta devam ediyor. Ama bu sefer selefinde üç kapılı olan karoser beş kapılı olarak yola devam ediyor.
Focus RS'e ilk baktığımızda önce Hız Mavisi isimli özel rengi göze çarpıyor. Ardından kaslı ön tampon fark ediliyor. Köşelerdeki geniş hava girişleri çarpıcı şekilde ön plana çıkıyor. Ortadaki ızgaradan dev intercooler kendini belli ediyor. Sonra balık dudağı gibi öne çıkmış büyük ön panjur kendini gösteriyor. Plakalığın üstündeki ızgara arkasından şasinin de mavi rengi seziliyor. Yanına geçtiğimde standart Focus'a göre daha alçak şasinin ne kadar dinamik hissettirdiği fark ediliyor. 19 inçlik jantlar sportifliği arttırıyor.
Selefindeki gibi daha geniş bir karoser kiti kullanılmamış olması beş kapılı karoserin dezavantajı denilebilir. Kibar tasarlanmış marşpiyenin aksine arkada iri egzoz çıkışları, ortasında iri difüzör ve tavana doğru da büyük bir spoyler göze çarpıyor. Tüm detaylar otomobilin daha iyi bir aerodimiğe sahip olması için düşünülse de güçlü ve saldırgan görünmesini de sağlıyor.
Otomobilin içerisine geçtiğimizde de dışarıdaki mavi rengin buraya taşındığını görüyoruz. Konunun uzmanı Recaro logolu ön koltuklar oldukça sportif görünüyor. RS logolu, üç kollu direksiyon simidi üstünde ve vites körüğünde mavi renkli dikişler kullanılmış. Orta konsolun üstündeki analog yağ ve turbo göstergeleri de mavi zeminli.
İç mekana göz gözdirdikten sonra direksiyon sağındaki start düğmesiyle 2,3 litrelik Ecoboost'un uyanmasını sağalıyoruz. Hafif bir homurtu duyuluyor. Kapalı garajdaki yankıyla bile egzozlardan yükselen ses rahatsız edici değil. "Eski tip" devirli motorlar gibi hissettiriyor. Spor modda değişen enjeksiyon kalibrasyonu sayesinde, egzozdan duyulan yüksek homurtular ve gazdan ayak çekilince duyulan yüksek sesli patlamalar için Ford Performans mühendisleri özel olarak çalışmış.
Beklediğimden yumuşak olan debriyaj pedalına basıp 6 ileri manuel şanzımanın belirgin vites yoluyla birinci vitesle yola çıktım. Birinci vites çok kısa oranlı ayarlanmamış. Hemen ikinciye geçme ihtiyacı duyulmuyor. Bunun faydasını dur-kalk trafikte gördüm. Özellikle araçla geçirdiğim iki saatlik istanbul trafiğinde yüzlerce kez debriyaj ve fren kullanımımda birinci vitesin çabucak bitmemesinin faydasını gördüm. Debriyajın makul sertlikte olmasına rağmen bu kadar yoğun bir trafik sonunda yorucu olması doğal.
Sürüş pozisyonunun daha aşağıya indirilebilmesi gerekiyordu. Vücudu iyi kavrayan koltukların bel ve baldır destekleri rahatsız edici değil. Bu konuda günlük kullanım da gözetilmiş. Opsiyonel olarak daha sportif koltuklar da sunuluyor. Focus RS'in günlük de kullanılabilen bir spor otomobil olması için uğraşıldığı açık. Rakipleri arasındaki Honda Civic Type R'a göre bu konuda çok daha iyi. Ancak rakipleri arasındaki VW Golf R, Audi S3 gibi modeller süspansiyon ve direksiyon konforu konusunda bir adım öndeler.
Geçtiğim yoğun trafikte ortalama tüketim ekranında baktığımda 16,0 lt/100 km'lik veriyi görmek beni çok şaşırtmadı. Maksimum performansın kullanıldığı test ölçümlerinde bu tüketim verisinin 20,0 lt/100 km'ye ulaştığı da oldu. Ancak test tüketimini ölçmek için bu "sıradışı" yol ve sürüş koşulların ayrılıp test parkurumuza ulaştım. Tüm verileri sıfırlayıp, elektronik ekipmanları da kapatıp RS ile yeniden tanıştım. İstediğiniz kadar sakin kullanmanıza izin veren otomobil ile önce şehir içi trafiğinde 11,3 lt/100 km, ardından uzun yol ölçümünde 8,2 lt/100 km'lik veriyi elde ettik. Ortalama test tüketimi ise 9,9 lt/100 km olarak kayda geçti. Kabul edilebilir bir rakam.
Focus RS 2.3 EcoBoost motor, 6 ileri manuel şanzıman ve 4 tekerlekten çekiş sistemiyle geliyor. 2,3 litrelik EcoBoost ile Mustang'de tanışmıştık. Ancak bu motor Focus RS için güçlendirilmiş. Çift kanallı turbo ile desteklenen motor 350 HP güç ve 470 Nm maksimum tork üretiyor. 2000 d/d ile 4500 d/d arasında ulaşılan 440 Nm makimum tork, overboost ile 470 Nm'ye tırmanabiliyor. Alt devirlerden itibaren atak olabilen Focus RS'in turbo motoru, adeta atmosferik gibi devirlenmeyi seviyor.
Maksimum gücü ürettiği 6000 d/d'ye kadar büyük bir nefes alıyor gibi kesintisiz devirleniyor. Devirler arasında boşluk, gecikme, kesinti yaşanmıyor. Vites değiştirme ışığı olarak da 5900 d/d'de Göstergenin sağında turuncu bir RS logosu yanıyor. Kesici noktası 6800 d/d'e ulaşıldığında logo yanıp sönmeye başlıyor.
Standart Focus bile oldukça sportif hatta gergin bir sürüş tecrübesi yaşatıyor. RS'te bunun dozu zirveye taşınmış. Arka süspansiyon sisteminde yapılan geliştirmelerin de etkisiyle, Focus RS'in burulma direnci normal Focus'a göre yüzde 23 arttırılmış.
Focus RS'in dört tekerlekten çekiş sistemi Haldex tarafından özel olarak geliştirilmiş. Dört tekerlekten çekiş direksiyondaki gerginliği biraz olsun azaltıyor. 1599 kg'lık boş ağırlık sürüş sırasında hissediliyor. Gücün tamamını ön tekerleklere iletebilen sistem arkaya da yüzde 70'e kadar güç aktarabiliyor. Arkada elektronik kontrollü çift kavramalı tork yönlendirme sistemi, torkun tamamını sadece bir tekerleğe iletebiliyor. İşte bu da dönüşleri eğlenceye çeviriyor!
Vites konsolunda Drive Mode yazılı düğme ile yönetilen sürüş modları, Normal, Spor, Pist ve Fark seçeneklerinden oluşuyor. Motor, egzoz valfi, AWD, direksiyon, süspansiyon ve ESC ayarları bu modlarla değişiyor. Sürüş moduna göre değişen egzoz ayarlarıyla hem ses hem de egzoz geri basıncı kontrol ediliyor.
Focus'un rakiplerine göre fark yaratan Drift modu "Fark" olarak adlandırılmış. Çeviri yanlış olsa da niyet doğru. Pist ve Fark modlarını denemek üzere soluğu pistte aldık. Spor moddan itibaren direksiyon ve gaz tepkileri hissedilir şekilde değişiyor. Pist modunda ESP devreden çıkıyor. Otomobilin limitlerine ulaşabiliyorsunuz. Keskin dönüşlerde ve virajlarda kaymaya başlama eşiği çok yüksek. Dört tekerlekten çekiş ile tekerlekler adeta zemini tırmalayıp asfalta tırnaklarını geçiriyor. Limitler aşıldığında ise önce önden kayma başlıyor. Aracı izine sokmak çok zor olmuyor. Direksiyon çok itaatkar.
Süpansiyon sistemi de çok iddialı. Amortisörlerde konun uzmanları Öhlins ve Tenneco ortaklığının bir ürünü kullanılmış. Spor mod ile birlikte sinyal kolundan kontrol edilen Spor Süspansiyon seçeneği tercih edilirse otomobilin şasisi bir gokart gibi hissettiriyor. Elektrikli kontrol edilebilir süspansiyon yüzde 40 oranında sertleşiyor. Otomobilin dönüşlerdeki güven hissi de artıyor.
Güçlü bir kalkış yapmak istediğinizde sıklıkla devreye giren anti patinaj sistemi Pist modundan itibaren kapanıyor.
Gösterge grubu ortasındaki ekrandan ayarlar menüsü seçilip, Sürüş Destek ekranına geçildiğinde Kalkış Kontrolü seçeneğiyle ideal bir kalkış için ayarlar devreye giriyor. Ekranda LC (Launch Control) logosu görülüyor. Normalde kesiciye kadar devir yükselirken, bu seçenek ile devir 6000 d/d seviyelerinde tutuluyor. Bu mod devredeyken AWD sistemi de torku dört tekerlek arasında en hızlı kalkış için hazırlıyor. Bu sayede verimli bir kalkışı zorlanmadan yapmak mükün oluyor. Fabrika verilerine göre 4,6 saniye olan 0-100 km/s hızlanma test verilerinde 5,4 saniye olarak kayda geçti.
Üzerinde çok tartışma yaratan, yenilikçi donanımlardan biri Drift modu. Bu seçildiğinde arka tekerleklere gönderilen tork artıyor. Focus RS 4x4'den arkadan itişli bir otomobil karakterine bürünüyor. Bu modla otomobilin arkasını savurarak virajları geçmek, dönüşler yapmak mümkün.
Elektronik sürüş yardımcıları devrede olmadığında, Spor ve Fark modlarıyla çekiş karakteri değiştiğinde bile Focus RS "kontrol edilebilir" bir spor otomobil olmaktan ödün vermiyor.
Brembo imzalı dört pistonlu 350 mm'lik ön kaliperlere rağmen frenlerin performansı ise hayal kırıklığı oldu. Kış lastikleriyle bile olsa daha iyi bir fren performansı beklediğimiz otomobilin 100-0 km/s fren test sonucu 44 metre olarak kayda geçti. Daha sıcak hava şartları ve standart sunulan Michelin Pilot Sport lastiklerle ne olacağını merak ediyoruz.
Ford Performans mühendisleri, istediklerini başarmış gibi görünüyor. Önden çekişli bir yol tutuş canavarını alıp, beş kapılı karoserin fonksiyonelliğini, dört tekerlekten çekişin güvenini, arkadan itişli bir otomobilin eğlencesini eklemişler. Ortaya günlük olarak da kullanılabilen çok yönlü bir spor otomobil çıkmış.
Rakipleri arasında, VW Grubu'nun otomatik şanzımanlı modellerinin şehirde daha rahat ettirdiği bir gerçek. Fiyat konusunda karşısına daha güçlü olan Mercedes-AMG A 45 4Matic çıkıyor olması da Focus RS için bir dezavantaj. Ancak Focus RS'in de manuel şanzıman keyfiyle eğlendirdiği de bir gerçek.
Yazı: Koray Kodal Fotoğraflar: Ersan Sezer