otohaber_logo
Haberler
Öncelikli tercih Mann Hummel'dir
Sadece filtre değil, endüstriyel ve orijinal ekipman konusunda da çok geniş bir ürün yelpazesine sahip olan Mann Hummel, Türkiye operasyonuna hız verirken, kalitelerine de sonuna kadar güveniyor.
Öncelikli tercih Mann Hummel'dir
Otomotiv sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Krizden sonra otomotiv sektörünün gelişmesi pazara olan talebin artması, bu noktada olan üretimin artmasına da yol açtı. Otomotiv satışları ne kadar yükselirse bizim de durumumuz o ölçüde artmaktadır. 2008 yılına göre kıyaslamalarımızı yapıyoruz ve bu durumda o yılın çok üzerinde bir üretim seyrimiz var. 2009'un çok iyi bir yıl olduğunu söyleyemem. Ama yine de grup olarak en azından outlet market satışlarında yani satış sonrası noktalarda gayet iyiydi durumumuz. Tabi ki şirketin çok etkili olduğu üretim tarafından düşüş olduğu için oradaki düşme direk bize yansıyor tabi.

Satın aldığımız bir otomobilin içinde sizin ürünlerinizi nerelerde görüyoruz?

Kullandığımız araçların içindeki su püskürtme tankları, radyatör su tankları veya içerdeki tüm yakıt sistemleri, klima sistemlerindeki ürünlerin çoğu bizim. Araçlarda motor kaputunu kaldırdığınız zaman, özellikle plastik aksamın hepsini üretiyoruz. Bizim iki tane sektörümüz var. Dış filtreler ve bir de sistem olarak yönettiklerimiz, yani araç üreticisi ile beraber planladıklarımız. Motorun içinde de yer alan üretimlerimiz var.

Orijinal ekipman olarak zaten varsınız. Tüketicinin kendi tercih edebileceği durumlarda da var mısınız?

Tüketicinin sizin ürünlerinizi tercih etmesindeki sebepler ne olabilir? Ya da alternatifiniz var mı?
Her sektörde olduğu gibi bizim de rakiplerimiz var. Rakiplerimizin hepsi aynı kulvarda ilerlemese de bir noktada mutlak surette rakibimiz var. Türkiye'de yerli bazı üreticiler var. Küresel ortamda da zaten global oyuncular var rakip olarak. Bizi rakiplerimizden farklı yapan markamızın kalitesidir. Ayrıca vermiş olduğumuz hizmet ile fark yaratıyoruz. Dünyanın 42'yi aşkın ülkesinde 20'yi aşkın üretim tesisiyle 12.000 çalışanımız var. Kullanıcılar araçtan çıkan orijinal ekipmana baktıkları zaman bizim markamızı gördüklerinde yine onu istiyorlar. Öncelikli tercih Mann Hummel'dir. Orijinal ekipmanda ne kadar güçlüyseniz satış sonrasına da gücünüz o şekilde yansıyor. Kalite ve marka bilinirliliği çok önemli. Her ne kadar Mann Hummel Türkiye olarak 2 yıllık bir geçmişimiz olsa da Türkiye'de markamız yaklaşık 25 yıldır tanınıyor.

Mann Filtre yıllardır sizi taşıyan marka olmadı mı?

Bizim markalarımızdan bir tanesi, hatta en güçlü olduğumuz markamız. Sarı-yeşil kutulardakiler Mann Hummel markasıdır. Türkiye'deki bir firma ile yıllar önce bir lisans anlaşması yapılıyor. Bu lisans anlaşması neticesinde o firma bizim için belli sayıda üretim yapıyor. Tabi ki bu yıllar 1970'lere dayanıyor. Yani bu sektörün daha bu kadar güçlü olmadığı, malın çok daha az olduğu noktada pazarda yer alıyor. Böyle bir geçmişimiz var fakat bazı problemlerden dolayı bu lisans anlaşması sona erdiriliyor. Mann Hummel, 1999 yılında bu lisans anlaşmasını sona erdiriyor. 2009 yılına kadar da farklı distribütörler ile yola devam ediliyor ve sonrasında Mann Hummel Türkiye'yi kuruyoruz. Başladığımız iki yıldan günümüze kadar çok iyi bir noktaya geldik.

Peki o markanın kaybettiklerini nasıl geri kazandınız? Farklı bir çalışma ya da pazarlama stratejisine girdiniz mi?

Tabi ki. Şimdi zaten belli bir zamandır pazar araştırması yapıyoruz. Pazar araştırması Mann Hummel'in bölgesel ofis açarak yaptığı bir çalışmaydı. Biz önce birkaç kişi geldik Türkiye'ye ve bir pazar araştırması yaptık, potansiyeli ölçtük. Mevcut kişiler bu işi nasıl yapıyor ona baktık. Türkiye için önümüzdeki yıllarda nasıl bir strateji yapmamız gerektiği ortaya çıktı. Bunu yaparken de bizim için marka bilinirliliği, büyük bir avantajdı. Bir diğer taraftan lokal servis ağını kurduk. Ürünün sahibi biziz. Doğal olarak da ürünü en iyi pazarlayacak kişiler de biziz.

Türkiye'nin diğer bütün ülkeler arasındaki pozisyonu nasıl? Bu 42 ülke hep gelişmiş ülkeler mi yoksa gelişmekte olan ülkeler mi?

Türkiye, Mann Hummel'in en son girdiği ancak en yüksek beklentilere sahip olan ülkesi. Hindistan'da önemli bir ülke ancak Türkiye'nin Avrupa ve Orta Doğu'ya olan yakınlığı önemini hem üretim hem de yatırım anlamında arttırıyor. Türkiye'deki otomotiv sektörünün büyüyeceğini bildiğimizden burada olmayı seçiyoruz. Grubun, Türkiye üzerinde çok iyi planları var.

Bu planlar yatırım odaklı mı yoksa ürün odaklı mı?

Grup olarak önceliğimiz Türkiye'deki varlığımızı arttırmak ve 5 yıl içerisinde üretime geçmek. Çünkü lokal üretimin sağladığı avantajları biliyoruz. Eğer Türkiye'deki otomotiv üretimi beklediğimizden hızlı artarsa bizim de yatırımlarımız o denli hızlanacaktır. Ama öncelikle hedefimiz servis ağımızı genişletmek.

Türkiye'de üretim ve yatırım işleri ne kadar kolaylaştırıyor?

Türkiye'de satış yapmak Türkiye için çok faydalı. Şirketler için tabi faydalı. Yüksek potansiyeldeki ürünlerin ithalatından ziyade Türkiye'de üretiyor olmamız gerek. Maliyetleri aşağı çekiyorsunuz. Biz grup olarak ülkenin neresinde üretirsek üretelim kullanmış olduğumuz ham madde aynı. Yani Çin'de de üretsek ham madde Almanya'dan gidiyor. Dünyanın her yerinde aynı kaliteyi sağlamaya çalışıyoruz. Otomotiv üreticilerine göre de biz ürünlerimizi çeşitlendiriyoruz ve stoklarımızda bulunduruyoruz. İstedikleri parçaları hemen temin etmeliyiz. Bu açıdan otomotivin kuvvetli olduğu Marmara Bölgesi'nde yatırım kararı alabiliriz.

Distribütör değil de, en başından itibaren Türkiye'ye gelmiş olsaydınız bu yatırımlar çok daha önceden gerçekleşir miydi?

Elbette. En azından o yıllarda yüzde 50 seviyesindeki pazar payımızı yüzde 60 seviyesine taşıyabilirdik. Bugün yüzde 16 seviyesindeki payımız mevcut. Olmamız gerekenin yüzde 40 gerisindeyiz. Ama önceki kararları yargılamak yerine kaybettiklerimizi geri almak için hazırız.

Kaybınız nerelere gitti?

Bu kaybın en büyüğü lokal üreticilere gitti. Otomotiv üreticilerine yakın üretim yaptığınızda küresel bir oyuncu olmanızın pek bir önemi kalmıyor.
Bu lokal üretici dedikleriniz Türk firmaları değil. Sonuçta global firmaların Türkiye'deki yatırımları.
Çoğu öyle değil. Türk firmalar da o noktada vardı ama zaman içerisinde global oyuncuların bünyesine katıldılar. Üretim standartları daha düşüktü önceden. Bizim Almanya'dan ithal ettiğimiz ürünlerden çok uzaktı. Tamam satın alımı ekonomikti ama tüketiciye daha pahalıya mal oluyordu. Kalite burada esas olan. Pazarda ürün bulunamayınca kalitesine bakılmadan pazarlanan çok mal oldu. bizim kalitemiz bu noktada farkımızın anlaşılmasına yol açacak.

Siz kendi içinizde şirketi kaça ayırıyorsunuz?

Ana grupta 3 tane segmentimiz var. Bu segmentlerden bir tanesi otomotiv üreticileri (OEM) diğeri endüstriyel ve ötekisi de yenileme pazarı (After Market). Otomotiv ağır vasıta ve binek olarak ayrılırken, ağır vasıtanın içine otobüs, kamyon vb araçlar giriyor. Bu soruyu sormamın sebebi; Mann Hummel'in genişliğinin tam olarak algılanamamasıyla ilgili.

Hangi segmentte ne kadar rakibiniz var ve bunlara göre pazar paylarınız nedir ölçmeniz zor olmuyor mu?

Bizi farklı yapan unsurlardan bir tanesi, biz bu ürünleri yaratan bir firmayız. Siz bir lokal firmaysanız bunu yapmanıza imkan yok.

O zaman ne yapıyorsunuz?

Mesela alıyorsunuz bizim ürünü, sağ tarafınıza koyuyorsunuz ve "Hadi aynısını yapalım" diyorsunuz ve oluyor. Ama asla orijinali gibi olmuyor. Bu yüzden çok rakibimiz var. Onun için tüm segmentleri üçe ayırdık.

Kendi içinizde en çok hacim tutan bölüm hangisi?

Otomotiv kuşkusuz çok fazla yer tutuyor. Bugün traktörler yaklaşık 200-300.000 adet üretilirken otomobiller 200-300 milyon adet üretilmekte. Dolayısı ile otomotivdeki hacim çok daha fazla. Ama mesela endüstriyel alanda gemide kullanılan tanklar, kompresörler, makineler gibi ürünlerin adedi düşük ancak maliyetleri çok yüksek. Ciro olarak gün sonunda benzer seviyede kalıyorlar ama hacimden dolayı otomotiv en büyük alanımız.

2011 yılında yeni ürünler olacak mı?

Teknolojide veya pazara paralel olarak bizde de ürün çeşitliliği artacak. Daha ufak ürünlerin daha yüksek performanslılarını üreteceğiz. Hem üretim kademesinde hem kullanımda hem de sonrasında çevreye yüzde 100 uyumlu ürünlerimizin payı çok daha fazla oluyor. Yanmalara karşı ürünlerimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Elektrikli otomobiller için de ürünlerimiz var. Egzoz ve yağ temizlemeye yönelik ürünlerimizin haricinde araç içine farklı sesler vermek üzere tasarlanmış fantezi ürünlerimiz de mevcut.

Elektrikli otomobiller gelişmesiyle yakın zamanda ürettiğiniz yağ filtresi, hava filtresi gibi pek çok ürün tarihe karışmakla karşı karşıya kalacak. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Önümüzdeki 20 yıl içinde elektrikli araçların toplam araçlar arasındaki payı yüzde 3 seviyesinde olacak. Fosil yakıtın potansiyeli hala mevcut. Petrol bulabildiğimiz sürece de bu bir sorun olmayacaktır. Tank veya uçak elektrikle ilerleyemez ama otomobiller küçük olduklarından elektrikli teknolojilere daha yatkınlar. Neden bir insan prizden kendi aracını şarj etmek istemesin ki? Bahsettiğimiz oran şu an için korkutucu bir oran değil ama ileride önlenemez bir yükselişi olacaktır. Tüm stratejimizi değiştirip elektrikli araçlar gelecek, napalım gibi bir durum olmasa da bir taraftan da ona bağlı projeler yürümek zorunda. Ama elektrikli araçlara baktığınızda hala filtre ihtiyacınız var. Kabin filtrelerine ve kullanılan pillerin sıvı soğutmalarına ihtiyacınız var.

Emisyon değerleri ile ilgili filtrelemenin emisyon değerlerinin düşürülmesinde yararı büyük. Türkiye'de an itibarıyla emisyona dayalı bir düzenleme yok. Daha çevreci otomobiller ve buna özgü sistemler olacak ama bu açıdan baktığımızda sizin pozisyonunuz nasıl olacak?

Avrupa'da uygulananlar Türkiye'de uygulanmaya başlanacak olsa bizim pozisyonumuz şu andan çok daha iyi bir noktaya gelecektir. Çünkü ürettiğimiz tüm ürünlerde Avrupa normlarını dikkate alıyoruz. Türkiye'de emisyon değerlerinin bir yaptırımının olmaması kullanıcıların fazladan yatırım yapmalarını gereksiz kılıyor. Sadece çevreye duyarlı firmalar, belediyeler veya benzeri kurumlar eğer kendi insiyatifleri ile bir şeyler yapmak isterse doğru adres biziz. Ama yapmak istemedikleri sürece de kanunen zorunlu hale gelmediği sürece de bu şekilde gidecektir. Çevreye duyarlılık bakımından atılan adımlar önemli ama küresel bazda baktığınız zaman bunu uygulamayan ülkelerden bir tanesiyiz. Ve gerçek şu ki; uygulamayan ülkelerin sayısı uygulayanlardan fazla.

Marka ve modeller arasındaki filtre değişiklikleri otomobillerin hem sesi hem de sürüş performansı olarak ne kadar etkilidir? Bir marka için ürettiğiniz ürünü başka bir araca taksak istediğimiz performansı elde eder miyiz?

Her üretici kendine özgü bir sistem yaratmak istiyor. Biz de her üreticiye göre bir sistem üretiyoruz. Bize üreticiler gelip; "Benim yeni modelim işte bu. 2018 yılında bu araç piyasaya çıkacak. Ben aracımda şu değerlere sahip olmak istiyorum. Benim tasarımım bu, yerleştirme pozisyonlamam böyle, bana bir sistem üretin" diyor. Genelde 4 ile 5 yıl önceden başlanıyor projelere. Verileri aldıktan sonra ona göre tasarımımızı yapıyoruz. Yüzlerce proje var ama özellikle kriz döneminden sonra askıya alınmış projelerin de tekrar yürürlüğe girmesiyle birlikte işler hızlandı. Günümüzdeki motorlara baktığınız zaman 1.2 lt'lik motordan yaklaşık 150 HP üretebiliyorsunuz. Bu teknolojiye ayak uydurup üretim yapmak oldukça zor. Ar-Ge'si yüksek olmayan firmaların bu noktada tutunması zor. Bir Porsche için ürettiğiniz yağ filtresi ile VW Jetta için ürettiğiniz filtre aynı değil.

Diğer Haberler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.