Michelin, bu yıl gerçekleştirdiği medya günü kapsamında İtalya'nın Cuneo kentindeki endüstriyel tesisini Batı Avrupa'nın en büyük lastik fabrikası ve grubun iki stratejik dönüşümüne tahsis edilen en modern tesislerden biri olarak seçti. Şirket; motorlu araç kullanıcılarının ortaya çıkan ihtiyaçlarını ve iklim değişikliğine karşı yapılması gereken konuları, lastik pazarındaki değişimlere ve aynı zamanda yeni çevresel, teknolojik ve insani engelleri aşmak için üretim tesislerindeki dönüşüme dikkat çekti.
Pazarlar değişimden geçiyor
Michelin, otomobil pazarlarında yaşanan köklü değişimlere ve özellikle tüketici kullanımıyla ihtiyaçları tarafında ciddi oranda değişimlerin yaşandığına belirtiyor. Bu değişimler kapsamında Michelin'in yaptığı açıklamada ağırlığı artan, daha konforlu ve daha güvenli hale gelen araçlar, araç paylaşımı ve araç kiralamanın yaygınlaşması olduğu ifade edildi. Ayrıca, iklim değişikliği ve giderek ağırlaşan çevresel taleplerin de bu pazarlar üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğu vurgulandı. Özellikle bataryaların araç ağırlığını arttırması ve lastik ebatlarının da büyümesi, iklim değişikliği ve kaynakların azalması gibi sorunlara işaret edilirken, tüketim ve CO2 emisyonunun doğrudan etkilediği kaydedildi.
Michelin'in; bu paradoksla teknolojinin yardımıyla başa çıktığı belirtilirken, örneğin, ürünlerindeki yuvarlanma direncini azaltarak 2021 senesinde lastiklerin kullanım ömrü boyunca 3,4 milyar litre yakıt tasarrufu yapılmasının sağlandığı ve bu sayede 2010'a kıyasla 8,7 milyon metrik ton CO2 tasarrufu elde edildiğine işaret edildi. Michelin'nin, bu çabalarının 2030'a kadar sürdürerek enerji verimliliğini yüzde 10 daha geliştireceği ifade edildi.
Dört mevsim lastiklerin hızla yayıldığı ve son birkaç yıl içinde Michelin'in teknolojik gelişmeleri sayesinde Avrupa'da satışların üç katına çıkarak büyük bir pazar başarısı yakaladığı vurgulandı. Bu başarıda; iklim değişikliği ve öngörülemeyen kar yağışı sıklığı; Avrupa yönetmeliklerindeki değişiklikler; iki grup lastik satın almaktan uzak duran tüketicilerin avantajları; araç filoları ve kiralama işlerinin gelişimi gibi faktörlerin etkili olduğu kaydedildi.
Elektrikli araçlara büyük rağbet
Elektrikli araçların performansı ve batarya ağırlıkları nedeniyle, yanmalı motorlu araçlara kıyasla lastiklere daha çok yük bindiği belirtiliyor. Yapılan açıklamada "Elektrikli araçlar yüksek performans için şu dört özelliğe sahip olmak zorundadır. Bu özellikler ise hızlanma ve yavaşlama esnasında dönme momentinin artması sebebiyle uzun ömürlü olması, otonomi için kritik önem taşıyan yuvarlanma direnci, akülerin ağırlığını taşımak için gerekli olan yük kapasitesi, elektrikli araçların çıkardığı gürültünün yüzde 70'i motordan ziyade yuvarlanmadan geldiği için gürültü azaltma olarak belirtiliyor. Bu gereklilikler, Michelin'in teknolojilerini ve yöntem bilgisini sergilemesi için benzersiz bir fırsat oluşturuyor"
Kapsamlı dönüşüme tahsis edilen tesisler
Medya günü kapsamında grubun tesislerinde gerçekleşmekte olan dönüşümün sergilendiği ifade edilirken, grubun birkaç yıl önce üretim tesislerinde ekolojik, teknolojik ve insani bir mücadele başlattığına dikkat çekildi.
Çevreye duyarlı tesisler: Michelin, 2005 ile 2019 seneleri arasında tesislerinin çevresel etkisini yarıya düşürdü. Grup, 2010 ile 2030 seneleri arasında CO2 emisyonlarını yüzde 50 azaltmak gibi bir ara hedefin ardından 2050 itibarıyla Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşmayı amaçlıyor. Bu hedefe ulaşmanın tek yolu, grubun çevreyi koruma ve yeşil enerjiye geçiş bağlamındaki çabalarını hızlandırması oluyor.
Teknolojik tesisler: Michelin'in endüstriyel dönüşümü, dijitalleşmeyi ve yapay zeka kullanımını da gerektiriyor. Son 5 yıl boyunca iş birlikçi bir ortamda tekrar kullanılmak üzere veriler depolandı. Plant 4.0, özellikle arızaları tahmin etmek, üretimi artırmak ve çalışma koşulları ile mesleki vasıf seviyesini iyileştirmek üzere dönüşümün çıtasını yükseltmek amacıyla robotlarla yapay zekayı bir araya getiriyor. Bu yenilikler Michelin'in yıllık neredeyse 60 milyon Euro gelir elde etmesini sağladı. Önümüzdeki 3 yıl içinde 100 milyon Euro daha bekleniyor.
İnsani tesisler: Grubun sosyal ve insani modelinin temelinde sorumluluk alma kavramı bulunuyor. Son 15 senede Michelin üretim ekiplerinin çalışmasını dönüştürmek için çığır açıcı idari yeniliklere imza attı. Bu büyük dönüşüm tesislerde ekonomik gelişmeye katkı sağlıyor ve daha önemlisi endüstriyel çalışmaların daha da cazip olmasına neden oluyor. Ayrıca, Grup önümüzdeki 10 yıl içinde daha da güçlendireceği bir yöntem eşliğinde bilhassa sendikalar ve çalışanlarla yakın bir çalışma ilişkisi kurarak sosyal diyalog kalitesini artırmaya yatırım yapmaya devam ediyor.
Sürdürülebilir iki yeni lastik
Michelin biri otomobiller diğeri otobüsler için yol onaylı, sırasıyla yüzde 45 ve yüzde 58 sürdürülebilir malzeme içeren iki lastiği tanıtarak yeni bir adım atıyor. Grubun 2050 itibarıyla tüm lastik ürün gamlarında yüzde 100 sürdürülebilir malzeme kullanma hedefine erişme becerisinin somut bir örneği olarak bu lastikler 2025'in gelecek üretim modeli teknolojilerini temsil ediyor. Michelin'in malzeme seçimi alanındaki uzmanlığı, Ar-Ge gücü ve yenilikçi genç şirketlerle ortaklıkları sayesinde gerçeğe dönüşen bu atılımlar markanın ürün gelişimine fayda sağlayacak. Lastiklerinin geliştirme sürecine sürdürülebilir malzeme eklemek, Michelin Grubu'nun gerçek bir taahhüdü. Bunu gerçekleştirirken performans açısından hiç taviz verilmiyor ve yaşam döngüsünün her aşamasında -tasarım, imalat, nakliye, kullanım ve geri dönüşüm çevresel etkiyi kötüleştirmemek için her türlü gayret sarf ediliyor.