1966'da Torino Otomobil Fuarı'nda tanıtılan ve 1967 yılında pazara sunulan model, isteğe bağlı olarak otomatik şanzıman ve 5 ileri vitesli manuel şanzımanla üretildi. 1969'dan itibaren ise hard top ile tercih edilebilecek Ghibli Spyder yollarla buluştu. Her iki versiyon da "Ghibli SS" adı altında 4.900 cc'lik motorla donatıldı ve böylelikle Ghibli pazardaki konumunu daha da güçlendirdi.
1967 ve 1972 yılları arasında 128 adet Ghibli Spyder ve bin 200'ün üzerinde Ghibli Coupe üretildi. Bu otomobillerden biri Henry Ford tarafından satın alındı ve ilham kaynağı olması için Detroit'teki Ford Ürün Geliştirme Merkezi'ne yerleştirildi.
Maserati, Ghibli'yi sportif ve gösterişten uzak bir spor otomobil olarak pazara sunmuştu. Ghibli'nin tasarımı, ekibinde Giorgetto Giugiaro'nun da bulunduğu 'Ghia'ya emanet edildi. Otomobilin tasarım temasında gövde ve yolcu kabini arasında ayrım yoktu ve Ghibli'nin en belirgin tasarım özelliği Maserati için de yeni olan ön kısımdı. Otomobilin farları katlanıyordu ve ızgara tüm ön cepheyi kaplıyordu. Markanın Trident -üç dişli mızrak- logosu ortada konumlandırılmıştı ancak boyutu daha küçüktü. Yandan bakıldığında; uzun, alçak motor kaputu, eğimli ön cam ve mükemmel gövde orantıları Ghibli'nin siluetini oluşturuyordu. Üçgen arka direk, zaman içinde kendi kimliğini kazandı ve daha sonra markanın diğer başarılı modellerinde de kullanılan ikonik bir tasarım unsuru haline geldi. Ghibli'nin motoru, alçak konumlandırılan ve tasarımda fark yaratan kaputun altında, bir motor sporları çözümü kullanılarak kuru karter ile donatıldı ve motor boru tipi şasiye alçak şekilde monte edildi. Bu çözüm, otomobili başarısının temel taşlarından biri olan iddialı ve ince görünümüne ulaştırdı. Ghibli'nin motoru Maserati Mexico'da kullanılan ünlü 8 silindirli motora dayanarak yeniden tasarlandı. 4.700 cc'lik, 330 HP güç üreten bu motoru daha da güçlü 4.900 cc'lik bir versiyon izledi.
Değişiklikler, iç mekân konseptinde de kendini gösterdi. Göstergeler, bağımsız bileşenleri bir araya getiren bir tasarımla şekillendirildi. Böylece, Maserati modellerinin karakterini ortaya koyan; özel, lüks tasarım, güç ve konfor gibi nitelikleri kusursuz bir şekilde harmanlayan ancak bununla birlikte motor sporlarını da kapsayan bir "GranTurismo" ortaya çıktı.