Dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer alan ve nüfusuyla da dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan Türkiye, aynı zamanda çok önemli bir otomotiv üretim merkezi. Her ne kadar önemli bir üretim söz konusu olsa da Türkiye'nin otomotiv pazarı hiçbir zaman yer aldığı Avrupa ortalamalarını yakalayamıyor. 0 km pazarının yeterince derin olamaması doğal olarak ikinci el pazarının da yeterince derinleşememesine neden oluyor. Yaşlı araçları özendiren vergi oranları, 0 km araç pazarının gelişmesinin önünde en önemli etken. Ancak Avrupa'nın en yaşlı araç parklarından birine sahip olan Türkiye'nin halen doğru bir hurda mevzuatı çıkartamaması gibi konular da 0 km pazarının yeterli seviyeye ulaşamamasına ve doğal olarak ikinci el pazarının da beklenen noktaya gelememesine neden oluyor. İkinci el pazarının yalnızca yeterli araç parkının olmaması gibi sorunları bulunmuyor. İkinci el araç alıp-satmak için herhangi bir sertifi kasyon bulunmuyor. Yani her önüne gelen, galerici konumuna gelebiliyor. Kimliği ve yaptığı iş belirsiz kişiler sektörde her zaman kötü imaja neden oluyor. Bu da sadece ikinci el araç işinde olan esnaf için haksız rekabet ve sektörü için güvensizlik oluşturuyor. Güvensizliği yaratan önemli nedenlerden biri de Türkiye'de ikinci el envanterinin net olarak ortaya çıkartılamaması. Distribütörlerin acil olarak bir araya gelip bu verileri paylaşarak, tüketicileri bilgilendirme sorumluluğu da bulunuyor. Nihayet güvensizliğe neden olan konulardan biri de sigorta sistemindeki bilgi ve envanter eksiği. Araçlarla ilgili geçmişe dair bilgilere ulaşmak halen zor ve karmaşık. Türkiye'de yaygın olarak kilometrelerle oynanıyor. Son 10 yılda internet de hızla gelişti. Ancak internet pazarı geliştirmekten çok, fiyat hakkında bir tür borsa işlevi görmesinin ötesine gidemedi. Tüketicideki güvensizlik farklı noktalardaki iki kişinin alım-satım için birbirine güven duymasının önüne set çekiyor.