Hyundai Avrupa Tasarım Merkezi Baş Tasarımcısı Thomas Bürkle önderliğinde tasarlanan yeni i10'da Avrupa'daki pek çok otomobilden izlere rastlamak mümkün iken, aracın genel olarak A Segmenti'ndeki en başarılı oranlardan birini sunduğunu söylemek de mümkün. Selefinden 50 mm daha alçak olan yeni i10'daki bu değişim daha düşük bir ağırlık merkezine imkan verecek iken baş mesafesinde az da olsa bir kayıp yaratmış. Ancak ilk nesil i10'un da MPV'leri andıran yüksekliğinin bu segment için bir abartı olduğunu hatırlatmakta yarar var. Bu değişimin haricinde i10, 80 mm daha uzun, 65 mm daha geniş ve dingil mesafesi de 5 mm daha fazla. Minik Sınıf için çok iddialı bir değer olan 252 litrelik bagaj hacmiyse bir üsttekileri bile rahatsız edebilir.
Ar-Ge için harcanan 5 yılın ardından İzmit'teki fabrikada Hyundai'nin yeni i10'unu ilk görenlerden biri olarak; markanın "i" tasarım felsefesinin devamına şahit olduk. Trapezoid ızgaranın ortasından geçen siyah bant üzerine yerleştirilen plaka bölümü, tampon köşelerine yerleştirilmiş LED'li gündüz farları, çamurluklara doğru uzatılmış farlarıyla dinamik bir yüze sahip olan yeni i10, profilindeki alçak konumlu ve kıvrımlı koruma bantlarıyla "Fluid Sculpture" yani uçuşan, heykelsi tasarımını vurguluyor. Arkadaysa Z formlu C sütunu dikkat çekiyor. Bu bölümde hem yan camların hem de arka camın uzantıları siyah renkli plastikten; yani cam kullanımı gerçekleşmemiş. Dümdüz sonlandırılan pek çok A Segmenti'ndeki otomobilden farklı olarak arka tasarımda da kıvrımlı yüzeyler gözlerden kaçmıyor.
İç mekandaki yaşam alanı alçaltılan tavana rağmen oldukça ferah. Kokpitin görsellerini henüz paylaşabilmek mümkün değilken, bunun için Frankfurt Otomobil Fuarı'nı beklememiz gerekiyor. Sınıfının neredeyse tamamında olduğu gibi komple sert plastikle kaplı olan iç mekanda değerli bir atmosfer yaratılmış. Eğer bundan 10 yıl öncesinde üretilmiş kompakt ya da orta sınıf bir Kore otomobili kullanıyorsanız, yeni i10'un iç mekanı bu otomobillerden çok daha iyi görünüyor. Güncel A Segmenti otomobillere göreyse daha bir "otomobil" gibi; yani oyuncak değil, gerçek bir otomobil.
Motor seçenekleri arasında 3 silindirli 1.0 lt'lik haricinde bir de 1.2 lt'lik bir benzinli sunulacakken otomatik şanzıman da opsiyonlar arasında olacak. 1.1 lt'lik turbo dizel bir motorla üretiliyor olsa da i10'un bu versiyonunun Türkiye'de satılması planlanmazken, fabrika garantili LPG seçeneğinden söz ediliyor. Fabrikadaki ziyaretimizde LPG'li i10 gündeme gelse de henüz resmi bir açıklama yok.
Donanım olarak hem A hem de B Segmenti'ni zorlayacak olan i10'da, klima, lastik basınç sensörü, ESP, VSM, elektrikli camlar, USB-AUX girişleri, Bluetooth, direksiyondan kumandalı müzik sistemi, LED'li gündüz farları, sis farları ve 15 inçlik çift renkli alüminyum alaşımlı jantlar sunulacak. Aracın başlangıç fiyatının bugünkü şartlarda 27.000 TL seviyesinde olması hedeflenirken, yine bugünün şartlarına göre 30.000 TL'nin altında, otomatik şanzımanlı bir başlangıç versiyonu da planlar dahilinde.
İLK SÜRÜŞÜNÜ FABRİKADA YAPTIK
İkinci nesil i10 ile ilk tanışan basın mensupları arasında otohaber editörleri de bulunuyordu. 1.0 ve 1.2 lt'lik benzinli motorlarla kullanımımıza sunulan yeni i10 ile, fabrikanın test pistinde attığımız birkaç turun ardından aracın geniş görüş açıları sunan cam yüzeyleri, kolay kullanımı ve yumuşak direksiyonunu notlarımız arasına ekledik. Hız arttıkça stabilitesini korumaya çalışan yeni i10 tam anlamıyla bir şehir otomobili karakterine sahip. Direksiyonunun yumuşaklığı, özellikle kadınların hoşuna gidecektir. 4 kapıdaki litrelik şişe gözleri, çok sayıdaki kapaklı-kapaksız saklama alanı ve sınıfının en geniş bagaj hacimlerinden birini sunmasıyla dikkatimizi çeken yeni i10'de ısıtmalı direksiyon gibi opsiyonlar da üretim planlarına dahil edilmiş. Kamuflajlı test otomobillerindeki ses seviyesi, bu kıyafetlerinden ötürü bir miktar yüksekti. Tasarımın saklandığı bu kıyafetlerinden arındırılmış olan yeni i10'u görünce etkilenmedik desek yalan olur. Sadece A değil B Segmenti'nden rakiplerle de mücadele etmesi kaçınılmaz olan yeni i10, selefinden daha alçak bir tavan tasarımı sunmasına rağmen iç mekandaki ferahlık, bu sınıftaki pek çok otomobilden iyi. Hatta Hyundai yetkililerin yaptığı açıklamalara göre; diz ve omuz mesafesi konularda en iyi olan seçenek yeni i10.
İlk i10'un tasarımındaki en dikkat çekici oran,1540 mm'lik yüksekliğindeydi. Bu da A Segmenti'ndeki en geniş baş mesafesi anlamına geliyordu.
Hyundai'nin bir süredir devam ettirdiği tasarım felsefesi "Fluid Sculpture" yeni i10'un karoserinde kendini gösteriyor.