Lastik pazarı geçen seneye göre yüzde 20 civarında arttı. Geçen yılın ÖTV indirimiyle başlayan otomobil satışlarının etkisini görüyoruz. Yıl bitmeden kış lastikleri satışları da bu oranları daha da üst seviyelere çekecektir. Türkiye'de lastik satışlarında bilinen markaların özellikle premium modelleri tercih ediliyor.

Kullanıcılar lastik konusunda, en azından Michelin için, oldukça bilinçliler.

Kış lastiklerinin yoğun olarak kullanıldığı illerde insanlar artık kar yağmasını beklemeden lastiklerini değiştiriyorlar. İstanbul'da durum biraz daha farklı. Kar uyarısı geldiği gibi kış lastikleri bayilerimizden çıkıp araçlara yerleştiriliyor bu ilde. İklim bunda etkili tabi. Zaten kış ve yazlık lastikler iklim şartlarına göre bayilerimizde saklanıyorlar. Müşterilerin lastiklerini nasıl saklayacaklarına dair bir dertleri olmuyor bu sayede. Filo araçlarının artmasıyla da kış lastiği pazarı daha da büyüdü. Filolar bu konuda daha dikkatliler.

Her geçen gün daha da artıyor. Bizim sadece Alpin serimiz var. Bu da bize yetiyor. Bu sene Alpin A4'ün lansmanını yaptık. Bayilerimiz stoklarına aldılar.

Alpin A4'ün farkı nedir?

Standart kış lastiklerinden farklı olarak, standart lastikler gibi yuvarlanma direnci düşük, şehir koşullarına daha uygun, buz yüzeylerde de etkili, optimize edilmiş bir lastik. Islak zeminlerde fren mesafesinde de başarılı. Genele daha fazla hitap eden bir lastik. İlk Alpin tamamen karda tutunma özellikleri gösteren bir lastikti.

Michelin, hiçbir zaman daha ucuza lastik satmak için farklılaşmayı tercih eden bir marka olmadı. Dünyanın hiçbir yerinde fiyatlarımızı kullanmıyoruz. Biz, gereken hız grubundaki en iyi lastiği üretiyoruz. Bu modellerimiz de genellikle sınıfl arındaki en verimli lastikler oluyorlar. Biz de marka ve sonrasında model vardır. Onun bir alt kategorisi daha olmaz. Diğer marka lastiklerimizde fiyat odaklı satışlar gerçekleştiriyoruz.

Benzin pompasıyla savaşan Bibendum'un oynadığı reklam kampanyanız nasıl tepkiler aldı?

Bu tüm dünyada aynı kampanyanın ilk olarak kullanıldığı bir çalışmamız. Mesajımız, düşük yuvarlanma direnci sunan lastiklerimiz ile daha düşük yakıt tüketimine kavuşacaksınız. Reklamlarda vadedilen avantajlar bağımsız kurumlar tarafından test edilip tespit edildikten sonra kullanılıyor. Bu tip, markamızın iddia ettiği avantajların tespit edilmesine yönelik araştırmalarda marka olarak lastik bile tedarik etmiyoruz. Testi yapan kuruluş gidip bayiden her hangi bir lastiği alarak testi gerçekleştiriyor.

Türkiye'de trafikte güvenlik konusu herkesin derdi olmalıyken trafiktekiler ne doğru dürüst emniyet kemeri takıyorlar ne de lastik hava basınçlarını kontrol ediyorlar. Sizin gerçekleştirdiğiniz sosyal sorumluluk projeniz olan "Lastiklerde Doğru Hava Basıncı" bu bağlamda nasıl gidiyor?

Bu yıl altıncı senemize giriyoruz bu organizasyonumuzda. Her geçen yıl daha fazla aracın lastik hava basıncının kontrolünü yapıyoruz. 2009'da 4000 araca ulaştık. Bu yıl 5000'i geçmeyi hedefliyoruz. Her bir araç 3-4 dakika sürüyor. Her araçta en az iki kişi olsa bu da 10.000 kişi eder. Bu, markadan tamamen bağımsız güvenlik amaçlı bir organizasyon. Hiçbir şekilde Michelin alın demiyoruz. Sadece lastik hava basınçlarını ölçüp, olması gereken seviyeye getirdikten sonra bilgilendirme yapıyoruz.

Michelin'in öncü kimliğindeki yapı taşları arasında düşük yakıt tüketimiyle ilgili çalışmalar hep var mıydı, yeni mi ortaya çıktı?

1992'de ilk düşük yuvarlanma dirençli lastiği tanıttığımızda diğer hiçbir lastik fi rmasının böyle bir çalışması yoktu. Şu an artık dördüncü jenerasyon düşük yuvarlanma dirençli lastikleri satıyoruz. Bunun arkasında dev bir Ar-Ge var. Michelin esasında bir mühendislik firması. Michelin Türkiye olarak da bir lastiği piyasaya sürmeden 2 yıla varan deneme süreçlerinden geçiriyoruz.

Michelin'in pazardaki algısı nasıl?

Michelin yumuşak lastikle rürettiği için dayanıklılığı düşük lastikmiş gibi algılanıyordu. Bu algıyı kırdık. Yumuşak olmasına rağmen ardında yatan teknolojiden dolayı çok da güçlü lastikler üretiyoruz. Zaten markanın alamet-i farikası da bu! Michelin'in arıza oranı çok düşük. Fazla ürün çeşitliliğine gitmediğimizden dolayı mevcut ürünlerin en iyi olasını hedeflediğimizden bu başarıya ulaşıyoruz.