Ferrari ilk kez kablo ile şarj edilebilen V6 hibrit motorlu, üstü açılır bir yol otomobiliyle karşımızda. Ferrari için çok önemli bir yere sahip olan 296 GTS ile İtalya’nın dağ yollarında buluştum.
Ferrari 296 GTS’in tasarımında markanın genlerinden, 1963 250 LM’den izler taşınmış. Her bir noktasında ilgi çekici detayları olan otomobilin önünde kanat şeklinde tasarlanan bir tampon bulunurken onun da üstüne ön kamera yer alıyor. Arkasındaki boşlukta da aerodinamik avantaj elde etmesini sağlayan parçalardan biri olan bir diğer kanat yer alıyor. Sivri burun yapısına uygun şekilde tasarlanan LED farların da arasında hava yönlendirme kanalları bulunuyor. Kapıların üstündeki aynalardan 296 GTS’in geniş arka tasarımı ve hava girişleri de görülüyor. Buradaki iri hava girişleri arka ortaya konumlandırılan V6 motora taze hava sağlıyor. 45 km/s hıza kadar kontrol edilebilen, 14 saniyede açılabilen ya da kapatılabilen katlanabilen sert tavan açıkken kabin içerisindeki türbülansı azaltmak için elektrikli cam düşünülmüş. Bu camın devamında da bir diğer cam bölüm var ki buradan açıkça V6 motoru görmek mümkün.
Bir diğer aerodinamik özellik de arka tampon üstünden adeta bir set gibi yükselen spoyler. Onun hemen altında yer alan ortaya konumlandırılan egzoz he çok sportif görünüyor hem de buradan yükselen sesler kulağa müthiş geliyor.
Sıra hibrit üniteden bahsetmeye geldiğinde bu konuda da anlatılacak çok var. Modele ismini veren, orta-arkaya konumlandırılan 2992 cc’lik turbo V6 motor 663 HP gücünde. İçten yanmalı motorun devamında Ferrari’nin Formula 1 teknolojilerinden uyarlanan 122 kW’lik elektrik motoru yer alıyor. İçten yanmalı motoru birleştirmek veya elektrikli motorun tek başına çalışmasını sağlamak için iki motoru birbirinden ayıran Geçiş Yönetim Aktüatörü (TMA) kullanılıyor. Sistem sadece elektrikli motorla 296’nın ilerlemesini sağlayabilirken, 25 km menzil sunuyor. Öne yerleştirilen 7,45 kWs bataryalar kablo ile şarj oluyor. 296 GTS’in elektrikli motoru sürekli devrede. Tamamen elektrikli sürüş haricinde iki motor da birlikte çalışarak otomobilin ilerlemesini sağlıyor. Bu durumda otomobil 830 HP güç üretiyor. Gücü arka tekerleklere iletme görevi 8 ileri vitesli çift kavramalı otomatik şanzımanın.
İlk kez karşılaştığımda tasarımıyla beni şaşırtmayı başaran 296 direksiyon başında ise daha büyük sürprizler vardı. Öncelikle sürüş pozisyonun bu kadar yere yakın olmasına rağmen görüş açılarıyla neredeyse sorunsuzdu. Yaşam alanın bu kadar geniş ve konforlu olmasını beklemiyordum. Koltukların yan destekleri çok, aracın bir parçası gibi oturuyorsunuz ama hiçbir tasarım öğesi üstünüze geliyor gibi hissettirmiyor. Tasarım uğruna ergonomiden vazgeçilmemiş. Ancak direksiyon simidi üstündeki düğme grubuna alışmak epey pratik istiyor. 10’u aşkın dokunmatik düğmenin hangisinin ne işe yaradığını öğrenmek gerekiyor. Üstelik bu kadar dar alana bir de dokunmatik kontrol pedi de eklenmiş. Her bir noktası değerlendirilen direksiyonun tasarımı Ferrari’nin motorsporlarındaki otomobillerine benziyor. Dokunmatik düğmelerden biri de tamamen elektrikli sürüş için kullanılıyor. Sağdaki fiziksel düğme ise sürüş modları arasında seçim yapılmasını sağlıyor. Dokunmatik düğmelerden biri de motoru çalıştırma/durdurma düğmesi. İçerisinde incelenecek bakılacak çok detay var ama ben de artık bir an önce bu V6’nın sesini duymak için motoru çalıştırıyorum.
Güçlü bir homurtu ile uyanıyor V6. Ferrari bu motorun sesi için “küçük V12” tanımlaması yapıyor. Şehrin içinde kısa bir rotadan sonra dağ yollarında tırmanmaya başladım. Şehrin içinde kasislerde bile konfordan ödün vermeyen bu otomobilin ardı arkasına, bir sağ, bir sol virajlar geride kalırken bir yanda bu otomobilin nasıl bu kadar dengeli bir sürüş sunduğunu düşünürken, bir yanda da üstü açık olan otomobilden yükselen ihtişamlı sesten mest oluyorum. Keskin bir dönüş çıkıyor karşıma ve kısa bir frenlemeden sonra çok kolaymış gibi hissettiren bir biçimde tekrar otomobili düzlüğe taşıyorum. Düzlük demişken o kadar kısa sürede 200 km/s hızı aşıyor ki, fabrika verilerine göre sadece 7,6 saniyede 100 km/s hıza ulaşabiliyor. 0-100 km/s hızlanması ise sadece 2,9 saniye sürüyor. Bu kadar etkileyici veriler kağıt üstünde kalmıyor, direksiyonu başında da iliklerinize kadar hız, kıvrak ve güven duygusu hissediliyor. Yan koltukta oturan bu his yerine önce konforun keyfine varırken hız ve dinamizm karşısında konuşmaya fırsat bulamıyor bile. Hazır teknik verilerden bahsetmişken 330 km/s maksimum hızdan bahsetmemek olmaz. Bu veriler kadar şaşırtıcı olan bir diğer veri de 6,5 lt/100 km’lik ortalama tüketim iddiası. Hızlanma konusundaki iddiası kadar yakıt tüketiminde de iddialı olan 296 GTS adeta otomobil teknolojisiyle meydan okuyor. Bunu sağlamasında ise tabi ki hibrit sistemin etkisi var. Bu sistem otomobilin sürüş keyfini tamamladığını söyleyebilirim.
Yazı: Koray Kodal/Monza İtalya