otohaber_logo
Haberler
Erhan Demirdizen-Şehir Plancıları Odası Başkanı
İstanbul’da güzergahı, amacı ve kullanım potansiyeli üzerine ciddi tartışmalara konu olan fakat yapımı konusunda kesin bir açıklama yapılmayan 3’üncü köprü ile ilgili Şehir Plancıları Odası Başkanı Erhan Demirdizen önemli ve keyifli bir söyleşi gerçekleşt
Erhan Demirdizen-Şehir Plancıları Odası Başkanı

İstanbul'daki trafik probleminin çözülmesine yönelik olarak 3'üncü köprüden bahsediliyor. Biz İstanbullular olarak konuya şüpheyle bakıyoruz. Sizin bu konuda fikriniz nedir?


3'üncü köprü ne getirecek ne götürecek sorusunun cevabı aslında 2'inci köprüden bellidir. 2'nci köprüden öncesinde yani 80'li yıllarda sadece Boğaziçi Köprüsü ve E5 karayolu vardı. O zaman İstanbul daha güneydeydi. E5 üzerinde yerleşmiş bir İstanbul vardı. 1985 – 86 'da 2'nci köprü ve TEM otoyolu kenti kuzeyden çevreleyen bir çevreyolu projesi mantığıyla yapıldı. Birinci köprü ve E5 üzerindeki tır ve ağır araç trafiğini şehir dışına almak amaçlıydılar. Şimdi 3'üncü köprünün gerekçesi de yine aynı. Özellikle 2'inci köprüde yoğunlaşmış transit trafik 3'üncü köprüye aktarılmak isteniyor. Biz diyoruz ki aynen 2'inci köprüde olduğu gibi yıllar sonra aynı durum 3'üncü köprüde de görülür ve 4'üncü köprü gündeme gelmek zorunda kalır. Görüldüğü üzere bu bir çözüm değil. O nedenle biz bu ulaşım yatırımlarının kentin sorunlarını çözmenin ötesinde, ona yeni sorunlar ilave etmesini sıkıntılı buluyoruz. Köprüler İstanbul ulaşımının temel sorunları irdelenerek projelendirilmiyorlar. Sıkıntı burada. Zaman zaman sayın başbakan " Bir takım meslek kuruluşları birinci köprüye de karşı çıkmışlardı" diyor. Biz köprü yapılamaz diye bir şey demiyoruz. Köprü de yapılabilir, alt geçit üst geçit de.
Fakat transit trafik sorununu çözüyorsanız şu anda, bunun için kuzeyde 3'üncü bir köprü yapılıyorsa, transit trafi ğin İstanbul trafi ği içerisindeki payının yüzde 2.5 olduğunu hatırlamalısınız Geriye kalan 98 araç orada duruyor. Bu şekilde trafiği rahatlatamazsınız.

Peki asıl sorun nerden kaynaklanıyor?


Bizce sorun, yeterince yolculuk yapılabilecek bir ulaşım altyapısının olmamasından kaynaklanmaktadır. Bunu da çok basit bir rakamla örneklendiriyoruz: İBB'nin resmi rakamlarına göre İstanbul'da günlük yolculuk sayısı 21 milyon. Bu küçük bir rakam. New York'ta sırf şehir metrosu günde 55 milyon yolculuk yaptırıyor. Bizim temel problemimiz metropolitan alan içerisinde yolculuk kapasitelerini arttıracak ulaşım sistemlerinin azlığı. Köprüler, iki tarafta hali hazırda mevcut olan sistemleri birbirine bağlamak üzere yapılır. Sırf boğazı geçmek üzere yapılmaz. Eğer bu bir ulaşım projesiyse o zaman iki sistemi birbirine bağlamanız lazım. Lakin ortalıkta işleyen iki sistem yok. Şehir planlamaları yapılırken kaç seneyi planlıyorsunuz? En az 20-25 yıllık planlar yapıyoruz

Size göre 25 yıl önce 3'üncü köprü İstanbul'un vizyonunda var mıydı?
3'üncü köprü İstanbul'un vizyonunda yoktu. 3'üncü köprü karayolları genel müdürlüğünün yatırım planına 1993 yılında girdi. Peki siz 2'inci köprünün şehrin gündemine ne zaman girdiğini biliyor musunuz? Birinci köprü yapıldıktan 2 yıl sonra. Onun için diyorum, eğer büyük bir problemi çözmek için paket bir proje geliştirmiyorsanız siz sorunu çözmez yeni bir sorun yaratırsınız. Köprü bir nüfus ve yerleşme alanı yaratıyor. İstanbul'un ulaşım altyapısını çözmek için geliştirdiğiniz bir ulaşım sistemi bu sefer kendi nüfusunu yaratıyor. Şimdi eğer siz bunu planlı yapmazsanız bu size 3- 5 sene sonra plansız ve çarpık olarak yapılaşmış yeni bölge ve nüfus getirir. Böylece bir başka köprünün yapılmasına neden oluşur. 2005 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yayınladığı bir raporda TEM otoyolu üzerindeki bir takım yerleşimlerin, nüfusları belirlenmiş. 1990 nüfusu ve köprüden sonraki nüfus arasında yüzde 300 – 400'e varan bir nüfus artışı var. Büyükşehir belediyesinin çok iyi çalışan bir dairesi bulunuyor. Merter'deki ulaşım planlama dairesinin arşivlerinde güzel çalışmalar var. Oradaki uzmanlar bunları biliyor ve muhtemelen Kadir Topbaş da biliyor bunları. 1997 yılında sayın Başbakan belediye başkanı iken, İstanbul Teknik Üniversitesi' ne bir ulaşım master planı yaptırtmış. Master planında köprü yok. Her iki yakada metroların ve tramvayların birbiriyle entegre edilmesi gerekiyor hem de her iki yakadaki sistemlerin gerçek bir köprü mantığıyla bir araya getirilmesi gerekiyor. İşte Marmaray projesi burada. Bırakın 3'üncü köprüyü, Marmaray'a öncelik verin. Bu metro tek yönde saatte 80 bin kişi taşıyor. Bir karayolunun tek şeridi en etkin trafik yönetimi tedbirleri alınmış olsa bile, bir saate en fazla 2000 kişi taşıyabiliyor.

Planlamalar yapılırken sizin gibi işin ehli kimselere başvurulması gerekmiyor mu?

Danışılması projenin yararınadır. Biz de kendi yönettiğimiz kurumlarda anlamadığımız şeyleri uzmanına danışıyoruz. Geçen gün bir yerde bir şeyler okudum. Şimdi düşünün ki, helikoptere Barack Obama ile New York belediye başkanı biniyor. Havalanıp ve köprüyü nereye yapsak diye tepeden şehre göz gezdiriyorlar. Böyle bir şey olmaz.

Size böyle bir şey sorulsa sizden görüş alacağız Erhan Bey deseler, ilk 3'üncü köprü ile ilgili söyleyeceğiniz ilk kelime ne olur?


Ben başında beri diyorum ki verilere baktığımızda 3'üncü köprü bir ulaşım çözümü getirmiyor. 3'üncü köprü yetkin bir ulaşım projesi değil bir emlak projesidir. Bazı bölgelerin değerini arttırmaya yönelik bir projedir. Şu anda da belirsizlik emlak fiyatları üzerinde bir baskı yaratıyor. Zaten dikkat ederseniz çok da manidardır ki 3'üncü köprü konusu gündeme geldiğinde Beykoz ve Tarabya'daki emlakçılardan görüş alınmış. Bu oldukça vahimdir. İstanbul'un belirli bir bölgesindeki arsa fiyatları 20 liradan 50 liraya çıkacak diye 50 milyarlık bir ulusal yatırımdan bahsediyorsak yazık bize. Bu bizim vizyonumuzun ne olduğunu gösterir. Bu yüzden 3'üncü köprü büyük bir projenin ürünü değil. Maalesef bir kasaba emlakçısı zihniyetinin ürünüdür.

İstanbul'un ortasından bir raylı sistem geçse.

Raylı sistem geçse daha iyi olurdu. Bugün dünya üzerindeki en fazla kapasiteye sahip sistem raylı sistemdir. Toplam 21 milyonluk yolculuğun büyük çoğunluğu E-5 üzerinde gidip geliyorsa, bu koridorun verimliğini en üst seviyeye taşımalıyız. Şeritleri çoğaltma sansımız yok, zira evleri yıkamayız. Öyleyse olanı kullanmak zorundayız. Bu yüzden bu yolun bir şeridinin mantıken toplu taşımaya ayrılması yanlış değildir. Mantıken doğrudur. Bu kapasitesinin arttırılması anlamına gelir.

Yazı: Volkan Demirkuşak

Diğer Haberler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.