Yakın geçmişe kısa bir dönüş yapalım. Yıl 2011 ve mekan da Frankfurt Otomobil Fuarı. Jaguar standında C-X16 adlı bir konsept fuara gelenlerin nefesini kesiyordu. Baş tasarımcı Ian Callum'un kaleminden çıkan ve 4 tekerleğin üzerindeki bir heykel etkisi yaratan konsept, keskin hatları ve kaslı arka bölümüyle Jaguar'dan beklenmeyen bir otomobildi. Callum'un vahşi kedisi o kadar büyük bir ilgi ve heyecan uyandırdı ki bugün karşımızda neredeyse noktasına, virgülüne dokunulmamış bir halde, F-Type adını almış bir halde duruyor. 1,92 metre genişliğindeki vahşi kedi, asfaltın üzerinde avına saldırmak üzere hazırlanmış bir pozisyondayken, şu durumda avı Almanya'nın milli spor otomobili Porsche 911 Carrera.
İlk 911'den bu yana korunan yuvarlak formlar, safk an bir spor otomobil olmasına rağmen 991 kodlu güncel neslin çevresine korku yerine sempati yaymasına neden oluyor. Yuvarlak farlarıyla gülümseyen 911, buna karşın arka aksının hemen gerisinde gerçek bir adrenalin pompasına sahip. Cömert ve kullanışlı bir yapının sunulduğu kabinde acil durumda kullanılabilecek arka koltukların sunulması günlük hayatta çok işe yarıyor. Koltukların olduğu bölümün 260 litrelik bir bagaj olarak da kullanılabilmesi öndeki 125 litrelik standart bagajla birleştiğinde ortaya kompakt bir otomobil seviyesinde yükleme hacmi çıkıyor. İngilizlerin yeni vahşi kedisi, her koşulda korunan 407 litrelik bagajıyla bir adım önde görünse de, dar yükleme ağzını aşıp bagaja erişmek pek de kolay değil.
Firestone adlı insanı baştan çıkaran özel rengiyle göz kamaştıran Jaguar F-Type, kabininde sunduğu genişlikle beklentileri kesinlikle karşılıyor. Koltuklar uzun yolculuklarda da konfor sunarken, direksiyon simidi ele iyi oturuyor ve sürüş pozisyonunun ayar aralığı uzun boyluları da tatmin ediyor. Küçük arka cam ve kalın C sütunları çevre görüşü olumsuz etkilerken, Porsche 911'de bu sorun daha iyi kotarılmış. Tıpkı 50 yıl öncesinde de olduğu gibi yola bakış, iki yuvarlak farın üzerinden gerçekleşiyor. Alçak oturma pozisyonu, direksiyon ve pedalların mükemmel ergonomisiyle hem yarış pistinde hem de uzun yolculuklarda sürücü harika bir çalışma ortamına sahip oluyor. Benzer bir durum sürücünün arkasındaki 6 silindirli boxer için de geçerli. 350 HP gücündeki 3,4 lt'lik baz versiyon dahi gerektiğinde virajları avlamak gerektiğinde de sakin bir biçimde yolda süzülmek için gerekli özellikleri barındırıyor.
Almanya'dan Britanya'ya geçip, Jaguar'ın marş düğmesine bastığımızda uyanan kompresör destekli 3.0 lt'lik V6'ysa farklı bir dünyayı simgeliyor. 380 İngiliz beygirini barındıran motordan yayılan ilk sesler bile Jaguar'ın daha vahşi bir yapıda olduğunu belli ediyor. Tamponun tam ortasında yer alan çift egzozdan yayılan sesler insanın gününü iyi geçirtecek türden. Henüz 2000 d/d'den itibaren yüksek torkunu hissettiren Jaguar, heyecan verici kükremeler eşliğinde hızlanıyor. 0-100 km/s hızlanmasının 5 saniyenin altında gerçekleşmesi karşımızda ciddiye alınması gereken bir sporcu olduğunu gösteriyor. Porsche de aynı şekilde gaz emirlerine çok hızlı tepkiler veriyor. 6 silindirli boxer'ın kendine has tonu ve çığlıkları bambaşka bir his verirken, sürücünün hareketlerine verdiği tepkiler daha canlı ve heyecanlı. Güç için doğal yollara başvuran, yani atmosferik bir motorun görev yaptığı 911, ancak 4000 devirden itibaren gerçek gücünü gösteriyor. Ve bu şov 7400 devirde pik noktasına ulaşıyor. Ara hızlanmalarda hayal kırıklığı yaşamak istemeyenler 7 vitesli PDK otomatikte birkaç vites düşürüp devri yükseltmeliler. Jaguar, maksimum torka daha erken ulaştığı için orta devirlerde daha güçlü hissettiriyor. Ancak 8 vitesli otomatik şanzıman gaz pedalı hoyrat kullanıldığında fazla hızlı vites değiştiriyor.
Bu durumda motorun çevirdiği devir gereksiz yere sık sık yükseliyor. Yazık, zira F-Type'ın genel ayarlarında konfordan pek de taviz verilmiyor. Adaptif süspansiyon sisteminde Dinamik mod kapatıldığında, yoldaki pürüzler gayet iyi bir biçimde filtre edilerek, göz kamaştırıcı sporcu gerçek bir Gran Turismo haline geliyor.
F-Type'ta sürüş programlarından Dinamik ayarı seçildiğindeyse kendinden yaklaşık 200 kg hafif olan 911'deki kadar saf ve net geri bildirim alınamıyor. Bu durum sürüş keyfini azaltıyor mu? Asla! Zira İngiliz coupe, dar virajlarda da çevik olmayı başarırken, düzlüklerde sürücüsünü koltuğa yapıştırmayı biliyor. Bir Jaguar F-Type satın almak isteyenler muhtemelen listenin tepesindeki 550 HP'lik V8'in görev yaptığı F-Type R'ı hayal edeceklerdir. Ancak S versiyonu sürüş keyfinde ailenin reisini aratmıyor.
Yazı: Markus Schönfeld-Eray Özgür
SONUÇ: Güçlü V6'sı ve keyifl i sürüş özellikleriyle safk an bir sporcu olan F-Type, 911'e olabilecek belki de en güzel alternatif. Sürüş hassasiyetinde 911 seviyesi tam olarak yakalanamasa da, mükemmelliği sıkıcı bulanlar F-Type'ta kesinlikle doğru adresteler.