Dacia’nın yedi kişilik geniş yaşam ve yükleme alanı sunan, zeminden yüksek karoserli otomobili Jogger ile yeteneklerini keşfedeceğimiz bir rotaya çıktık. Markanın yeni logosu ve yeni yüzünü taşıyan Jogger, Türkiye yollarına çıktı. Biz de markanın bu çok yönlü otomobiliyle tanışmak için yurdumuzun güzel şehirlerinden Iğdır’a oradan da Kars’a kadar planlanan detaylı bir test sürüşü organizasyonuna katıldık. Basın toplantısı Iğdır’da Tuz Mağaralarında gerçekleştirilen Jogger ile yine bu mağaralardan başlayan bir yolculuğa çıktık. Uzun sürüş rotasında otoyoldan, köy yollarına, şehir içinden hafif araziye kadar çok farklı zeminlerde Jogger’ı deneyimleme fırsatı bulduk. Jogger’ın sürüş özelliklerine baktığımızda yüksek ağırlık merkezine rağmen ani ağırlık transferlerinde karoser salınımlarının fazla artmadığını ve yumuşak süspansiyon sisteminin konforu desteklediğini söylemeliyiz. Direksiyon da konfor odaklı bir yapıda tasarlanmış.
Jogger’ın yeni alüminyum motor bloğuna sahip 1,0 litre, 3 silindirli 110 HP’lik turbo benzinli ünitesi ile Dacia Duster’dan da tanıdığımız 1,0 litre 100 HP’lik Eco-G isimli LPG’li ünite motor seçeneklerini oluşturuyor. Her ikisi de 6 ileri vitesli manuel şanzıman ve önden çekişle geliyor.
Otomobilin boyutlarını ve tasarım detaylarını uzun uzun incelememiz için aralardaki kahve duraklarında vaktimiz oldu. Dacia’nın en uzun otomobili olan Jogger, boyutlarıyla kompakt sınıfta yer alıyor. Dacia’nın MPV çok yönlülüğü, station pratikliği ve crossover dinamizmi sunduğunu belirttiği Jogger ile geniş bir kitleye ulaşması mümkün.
Jogger’ın yüzünde marka ışık imzası niteliğinde olan Y şeklindeki gündüz aydınlatmaları fark ediliyor. Kısa farlarda da LED kullanılmış. Motor kaputunun girintili çıkıntılı tasarımıyla kaslı bir görünüm elde edilmiş. Girintili-çıkıntılı detaylı ön panjur da güçlü tasarımı desteklerken, ön tamponun geniş hava girişi ve sis farlarının etrafındaki geniş plastik kaplama ile bu tasarım desteklenmiş. Ön tampon altından çamurluk kenarlarına, marşpiyelerden arka tampona kadar uzanan mat plastik kaplama ile otomobilin boyasını küçük sürtmelere karşı koruyacak bir çerçeve elde edilmiş. Bu tasarım sayesinde crossover izlenimi güçlendirilmiş. Ayrıca 200 mm’lik zeminden yükseklikle de bu algı desteklenirken patenti Dacia’ya ait olan çift yönlü kullanılabilen tavan rayları da bütünlük sağlıyor.
Arkada dikey konumlandırılan stoplar ve şişkin çamurlukların uyumlu olduğunu görüyoruz. B sütunlarının hemen üstünde tavan çizgisi 40 mm yükselerek üçüncü koltuk sırası için de baş mesafesini desteklerken tasarıma da hareket kazandırıyor.
CMF-B platformundan yükselen Jogger, 4547 mm uzunluk ve 2897 mm’lik dingil mesafesine sahip. 5 ve 7 koltukla satın alınabilen Jogger’ın üçüncü koltuk sırası tek tek çıkartılabilen ya da katlanabilen bağımsız iki koltuktan oluşuyor. Üçüncü koltuklar açıkken 160 litre hacim sunuluyor. Koltuklar katlandığında 565 litre hacme ulaşılıyor. Her biri 10’ar kilogram olan üçüncü koltuk sırası söküldüğünde 1807 litreye ulaşan hacim ortaya çıkıyor.
Genel olarak yaşam alanı geniş olan Jogger’ın üçüncü koltuk sırasına uzun boylu yolcuların da diz ve baş mesafesi sorunu olmadan sığabildiğini söyleyebiliriz. Genel olarak sert plastik malzeme bolluğu göze çarpıyor. 8 inçlik dokunmatik multimedya ekranı da Jogger’ın içerisindeki fonksiyonelliği arttırıyor. Anahtarsız giriş ve çalıştırma da konforu desteklerken elektronik sürüş güvenlik yardımcıları konusunda da tatminkar seviyeye ulaşabilmiş. Rekabetçi fiyatları, geniş karoseriyle ve dinamik tasarımıyla ilgi çeken Dacia Jogger’ın şimdilik tek eksiği otomatik şanzıman gibi görünürken hibrit motorla bu da tamamlanacak.
Yazı: Koray Kodal/Iğdır