Fiyatlar çok yükseldi. Otomobilimi satsam bu parayla ne alırım? Cevap net. Alamazsın, boşuna satma. Belki bu yazı zaten satış yapmakta zorlanan markaları memnun etmeyecek ama tüketici gözünden bakıldığında durumu değerlendirmek lazım. Mesela bundan 3 yıl önce 50.000 TL civarına aldığı aracının fiyatı 2014 yılında 90.000 TL bandına çıkan abimin "Aracımı satsam bu paraya ne alırım" sorusunu, "mevcut dizel otomatik şanzımanlı aracından daha donanımsız, muhtemelen bir segment düşük, belki manuel şanzımanlı bir otomobile binmek istemeyeceğini düşünüyorum" diye cevapladım. Aslında bu cevap, otomobil alma niyetindeki pek çok kullanıcı için de geçerli. Tıpkı bir dönemin enflasyon paralelinde artan otomobil fiyatları gibi, döviz kurları ve ÖTV ile fırlayan, 3-4 yıl öncesine oranla yüzde 50'ye yakın fiyat artışına maruz kalan otomobilinizi, değeri yükseldi diye düşünüp satmaya kalkınca sorunlar başlıyor. Siz iyisi mi mevcut aracınızı, güzel bir yıkatın, boya korumasını, bakımını yaptırın, otomobil kredileri düşünceye kadar veya milli piyango size çıkıncaya kadar, ya da patronunuz size güzel bir zam yapıncaya kadar bekleyin. Aksi takdirde ilk günden bu yana tertemiz kullandığınız ve fiyatı arttı diye sattığınız aracınız yerine, hiç bilmediğiniz ikinci el ve bir alt sınıf otomobille yaz tatiline çıkmak durumunda kalabilirsiniz.
Ne kazandınız?
Bu soruyu hep sormak isterim. Kime mi?
-Herkes medeni bir şekilde sırasını beklerken, sıraya kafadan giren, yol vermeyince bir de üste çıkan arsız sürücülere
-Ters yoldan fütursuzca gelen, hiç bir şey olmamış gibi de size kızanlara
-Engelli otoparkına aracını koyup, alışveriş merkezine ilk sıradan girenlere
-Alışveriş merkezinde bile ters şeritten gidip önündeki aracın gireceği park yerine kafadan dalan uyanıklara
-Emniyet şeridini babasının yolu gibi kullanıp, ileride cep telefonuyla konuşan trafik polisini görünce hışımla üstünüze kıranlara.
-Yağmur altında karşıdan karşıya geçmeyi bekleyen yayalara inatla yol vermeyenlere
Aslında kabahat bu soruyu sordurtan uyanıklar kadar, bu sürücülere bu müsamahayı gösteren, kurallara uyan sürücülerin hakkını yemelerini izleyen, trafikte kesilmesi gereken yüzlerce farklı ceza varken, tüm motivasyonunu kurye motosikletlilerine, gece alkol çevirmelerine ve film camlara harcayan, farsız, aynasız, kemersiz, çocuk koltuksuz, aşırı yüklenmiş araçların aramızda vızır vızır gezmesine imkan tanıyanlarda. Hep şunu söylüyorum, ne Amerikalılar, ne İspanyollar ne de bir başka ülkenin vatandaşları bizden çok farklı değiller. Yeter ki kurallar yazı üzerinde kalmasın. Trafik sorununu çözün İstanbul'da yaşayan herkes birkaç yıl fazla yaşasın.