Alfa Romeo sadece ürün gamının tamamlamak için modeller ortaya çıkarmayan, otomobil tutkunların beklentilerini de önemseyen bir üretici. Giulia da bu duyguların sonucunda ortaya çıkmış bir model. Bunu üstündeki bakışlardan anlamak mümkün. Dikey ön panjur tasarımı ile özgün görünen Giulia’nın tamponlarındaki iri hava girişleriyle de sportif görünüm desteklenmiş. İnce ve uzun tasarlanan LED farlarla da keskin görünen Giulia’ya genel olarak akıcı, yumuşak ve kaslı hatlar hakimken motor kaputunda hafiflik elde etmek için alüminyuma yer verilmiş. Uzun motor kaputu da otomobile özellikle profilde güçlü bir görünüm kazandırıyor. Arkada da önde olduğu gibi güçlü çizgiler kullanılırken tampon köşelerindeki iri egzoz çıkışları da sportifliği arttırıyor.
Otomobilin içi de dışı kadar heyecan uyandırıcı. Özellikle direksiyon üzerindeki start düğmesi alışılmışın dışında, çok az otomobilde görülen bir yerleşim. Ergonomik tasarlanan direksiyon simidinin el ile uyumu da başarılı. İki analog gösterge ortasında dijital bir bilgi ekranı olan yerleşim de rahat izlenebilir yapıda. Analog gösterge grubunun da özlediğimiz detaylardan biri olduğunu söylemeliyiz. 8,8 inçlik dokunmatik multimedya ekranı kişiselleştirilebilen yapısıyla ergonomiyi arttırıyor. Spor ön koltukların vücut destekleri başarılı. Arka koltuklarda ise aşırı yüksek şaft tüneli ayak alanını kısıtlarken baş ve diz mesafesi yeterli.
Test aracımızda 2,0 litre 280 HP’lik turbo benzinli motor, 8 ileri vitesli otomatik şanzıman ve Q4 isimli dört tekerlekten çekiş sistemi bulunuyor. 8 ileri vitesli ZF imzalı otomatik şanzıman direksiyon arkasındaki uzun tasarlanan alüminyum vites kulakçıkları ya da vites kolundan manuel olarak da yönetilebiliyor. Şanzıman genel olarak hızlı ve pürüzsüz çalışırken manuel olarak da kullanıldığında isteklere yeteri kadar hızlı cevap vererek sürüş keyfini arttırıyor.
Giulia ile yola çıktığımız çift egzoz çıkışından gelen homurtunun eşliğinde akıcı bir hızlanma ile karşılaştık. Üstelik henüz spor modda bile değildik. Otomobil ilk çalışma anında Alfa Romeo’nun d.n.a. ismi verdiği sürüşü kişiselleştirme sisteminde n yani Doğal modda yola başlıyor. Bu seçenekte motor torku sınırlayıcı devre dışı kalırken, direksiyon ve şanzıman konfor ayarlarına geliyor. Sürücü daha verimli bir tüketim için a modunu seçince motor torku sınırlayıcı devreye girerken, direksiyon ve şanzıman konfor ayarında. Giulia’nın dinamizmini yaşamak için d modunu seçip motor torku sınırlayıcı devre dışı kalırken, direksiyon ve şanzıman spor moduna gelirken adaptif süspansiyon sistemi de spor moda bürünüyor. İstenirse dairesel kumanda üstündeki düğme ile süspansiyonu konfor moduna almak da mümkün.
FCA’nın Giorgio isimli platformundan yükselen Giulia’da standart olarak karbon fiber şaft milinin gelmesi motor sporları genleri kadar daha hafif ve dayanıklı bir yapı için kurulan sağlam temellerden biri. Dört tekerlekten çekişli olsa da arkadan itiş odaklı çalışma karakteri otomobilin dinamizmine katkı sağlarken kaygan zeminlerde torkun ön tekerleklere de aktarılabiliyor oluşu sürüş güvenliğini arttırıyor. Sınırlı kaydırmalı kilitli diferansiyel ile tork verimli şekilde aktarılıyor. Genel olarak konforlu yapıdaki Giulia bunun yanında yüksek hızlarda ve ani ağırlık transferlerinde sıkı hissettiren sürüş tecrübesiyle göz dolduruyor.
Sonuç olarak Alfa Romeo Giulia tasarım olarak genel beğenileri üstüne toplarken, kaslı ve sportif görünümünü destekleyen dinamik bir sürüş tecrübesi de yaşatıyor. Sürüş güvenliği ve konforu konusunda da oldukça tatminkar olan Giulia’nın daha geniş bir kitlenin dikkatini çekmemesi için hiç bir sebep yok.
Yazı: Koray Kodal
Fotoğraflar: Ersan Sezer