Büyükşehirlerde istasyonlarına pek de rastlamadığımız ancak Anadolu'da oldukça yaygın bir istasyon ağına sahip olan Petline, 15 yılı geride bıraktı. Bize kısaca bu 15 yılı anlatabilir misiniz?

Petline, devletin kurduğu Petrol Ofisi ve birkaç uluslararası şirketi saymazsak, Türkiye'nin ilk kurulan yerli petrol dağıtım şirketlerinden biri. 15 yıllık süre içinde Petline, kendinden gayet emin adımlarla borca harca girmeden büyümüş bir şirket. Altyapı için çalışmış. Şu anda dört yerde dolum tesisimiz var. Altyapımız hemen hemen tamamlandı. Birkaç yerde yenileme, geliştirme yapıyoruz. Şimdi üstyapıya geçtik. Üstyapıdan kastımız da tüketiciye ulaşma açısından kullanacağımız istasyonlar. 2010'dan itibaren istasyon ağımızı geliştirme planımız var. Şu an için İç Anadolu, Marmara ve Ege bölgelerinde yaygın bir şekilde varız. Ancak 2010'dan itibaren büyükşehirlerde de yer almaya başlayacağız.

Gocard dediğiniz müşteri sadakat programı projeniz var. Bundan bahsetmeniz mümkünmü?

Gocard, şu anda var olan müşteri sadakat kartlarından biraz daha farklı bir kart. Gocard, daha çok bilgiyi içinde saklayabilen özellikli bir kart. Müşterimiz puan hediye gibi ayrıcalıkların yanı sıra hangi istasyonda ne kadar yakıt aldığı gibi detayları da görebilecek. KGS özelliği gibi bir takım farklı özellikleri de barındıracak. Mesela lojistik firmalarına özel kredi yükleyip alışveriş yapılması sağlanacak. Yani bir yerde tam kredi kartı değil ama kredi kartı işlevleri gören bir kart olacak.

2 milyon kullanıcı hedefiniz var. Bu rakam Türkiye'deki araç parkı ve sizin istasyon ağınızı da hesaba kattığımızda realist bir hedef mi?

Biz bu kartı planlarken epey çalıştık. Konuyla ilgili hizmet veren ciddi fi rmalardan da destek aldık. Pazar araştırmaları yaptırdık. Bu bizim belirlediğimiz bir rakam değil. Bu iki çok ciddi fi rmanın bize sunduğu potansiyel rakamdır. Biz gerçekleştireceğimize inanıyoruz. Zaten çok az sayıyla da böyle bir kartın pek mantığı da olmayacaktır. Altyapı için oldukça fazla yatırım yaptık.

Önümüzdeki dönemde büyüme stratejinizin olduğunu söylediniz. Fakat unutmayalım ki pazar dünya çapında kuvvetli oyuncularla dolu. Siz pazarda daha güçlü bir yer kapmak için nasıl bir strateji belirlemeyi düşünüyorsunuz?

Aslında biz rekabeti çok istiyor ve tercih ediyoruz. Bizi rekabette yalnızca haksız rekabet rahatsız eder. 15 yıllık süre içinde epey bilgi birikimimiz de oldu. Pazarda güçlü oyuncuların olması bizim lehimize bir durum. Biz, reklam stratejilerinden çok yeni, hizmet farklılıkları ile piyasada olmayı tercih ediyoruz. Piyasada çok uygulanmamış ya da iyi uygulanmamış modelleri uygulamaya çalışıyoruz.

Peki herhangi biri alışkın olduğu akaryakıt firmasını bırakıp neden Petline'dan alışveriş yapmalı?

Bu çok iyi bir soru. Bizim hedefimiz tüketicinin, tüketim alışkanlıklarını değiştirmek. 2010'da tüketicilerin yararına, tüketicilerin özellikle ilgisini çekeceğine inandığımız iki veya üç yeni projelerimiz olacak.

Devletin, Petrol Ofi si'ni sattıktan sonra şimdi yeniden dağıtım sektörüne girmesi söz konusu. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Devletin sattıktan sonra tekrar girmesi mantıklı mı onu bilemiyorum. İyi bir karar mı; bize göre değil. Ama galiba devlet de bu sektörü daha yakından izlemek için bu sektöre giriyor hissi var. Biz çok anlam vermiş değiliz. Niye satıldı ve niye giriyor? Devletin elinde bir dev vardı. Onu satıp şimdi yeniden belli bir seviyeye ulaşmak yıllar sürer.

Hükümet, Ceyhan Bölgesi'ni başlı başına bir petrol havzası haline getirip orayı bir tür petrol borsası haline getirmeye çalışıyor. Böyle bir projenin gerçekleşmesi mümkün mü? Ayrıca Türkiye'ye bir katkısı olur mu?

Kesinlikle katkısı olur. Bence çok akıllı bir karar. Mümkünse bir tane daha rafineri açılması gerekir. Projenin gerçekleşmesi de çok mümkün. Çünkü Türkiye son dönemde komşularıyla da arasını ciddi manada düzeltti. Irak'tan da yakın gelecekte çok ciddi petrol akacak. Böyle bir proje Türkiye'ye çok ciddi bir maddi getirisi sağlayacaktır. Tabii kriz projeleri biraz erteledi. Olayı uzun vadeli düşünmek gerekiyor.

Bir ara motorsporlarında Siena Cup'ta ana sponsor oldunuz. Kısa bir süre sonra da çekildiniz. Neden gittiniz ve geri dönmeyi düşünüyor musunuz?

Aslına motorsporlarına ara vermekle biraz hata yaptık. O yatırımı sürdürmemiz gerekiyordu. Motorsporlarını daha iyi kullanabilirdik. Sanki işimizi görmedi gibi bir düşünce oluştu. Şimdi düşündüğümüzde bırakmasaydık daha iyi olurdu diyebiliriz. 2010 için birtakım planlarımız var tabii ki.

Yeni projeniz Selfstop'tan bahsedelim. Neden böyle bir projeye giriştiniz. Türkiye'de tutması kolay görünmeyen bir proje gibi düşünülüyor mu?

Self servis, Avrupa ve Amerika'da oldukça yaygın bir sistem. Kimsenin de cesaret edemediği bir sistemdi. Ancak biz müşterinin daha fazla nasıl ilgisini çekeriz diye düşünürken ortaya koyduğumuz projelerden biri bu. Yaptığımız araştırmalarda Türk halkı aracına hizmet ister gibi bir anlayışın pek de doğru olmadığı ortaya çıktı. Araştırmalarımıza göre böyle bir hizmete sıcak bakabileceklerin oranı yüzde 40 gibi ciddi bir seviyede çıktı. Türkler'in teknolojiye de aşırı yatkınlığını da unutmamak gerekir. Bunu yaparken tek başımıza hareket etmemize olanak yok. Pos cihazının, pompanın, bankanın bu sisteme entegre edilmesi gerekiyor. Aylarca bu konuya çalışıp bir noktaya geldik.

Son olarak Selfstop ve Gocard dışında yeni projeleriniz olacak mı?

Bu iki proje dışında bir de bayi kartı projemiz var. Biz aynı zamanda bizden fazla ürün alan bayilerimize de kazandırıyoruz. Bu da Türkiye'de bir ilk. Kimse bayisine hiçbir şey yapmıyor. Bunun dışında 2010'da çok iyi planlarımız var. Ancak şu anda onları olgunlaştırma aşamasındayız. Netleştiği zaman sizinle ve tüketicilerle paylaşacağız.

Yazı: Sercan Çalbak