Bundan 20-30 yıl önce yalnızca birkaç Japon üretici, Land Rover ve Jeep'in dışında kimsenin göz ucuyla dahi bakmadığı SUV'lar 2000'li yılların en önemli sınıfl arından biri haline geldi. Öyle ki bu sınıfa daha önce hiç adım atmayan sayısız üretici bir anda kendisini SUV sınıfının içinde buldu. Kısacası artık neredeyse her otomobil üreticisinin model gamında SUV alternatifi bulunuyor. Porsche gibi kendini süpersporcu otomobillerle özdeşleştirmiş bir marka dahi Cayenne ile SUV üretimine geçti ki birçok ekonomik analist Porsche'nin ekonomik büyümesinde Cayenne'nin başrol oyuncusu olduğunu belirtiyor. Tabii bunda pek çok üreticinin birleşme yoluyla sağladığı knowhow'un da etkisi büyük (BMW X5'te Land Rover'ın katkısı, Renault Koleos'ta Nissan'ın katkısı vb). Sadece dünyada değil Türkiye'de de son yıllar SUV'ların hızlı yükselişine şahit olduk. SUV denince akla ilk gelen, arazi aracı kavramıydı. Konfordan çok zorlu koşullarda, çok daha yüksek tutunma ve performans sağlayan araçlar olarak bilinen SUV'lar üreticiler tarafından araçlarda yapılan değişikliklerle daha konforlu hale getirilerek bir anlamda şehir hayatına uyum sağladılar. Geçmişe oranla çok daha fazla SUV'un da Türkiye'de satılmasıyla başlayan yükselişte şehirlilerin çok daha yüksek ve büyük araçlar tercih etmeye başlamasının da payı var. SUV'ların geniş iç hacim sunması, ferah iç mekanları, fonksiyonellikleri gibi özellikleri de yükselişinde etkili oldu. Son olarak ortaya çıkan uygun fiyatlı SUV'ların tutumlu dizel motorlarla birleşerek fi yat/ fayda denkleminde öne geçmelerini sağlaması, bir zamanların vahşi arazicilerinin bir anda çok fazla tercih edilen şehirliler haline gelmesinin önünü açtı. Yakın zamana kadar pazarda yüzde 1'lik pay dahi alamayan SUV'ların son 5 yıldaki hızlı sıçraması tabii ki pastadan başkalarının dilimini çalmış oldu. SUV'ların en fazla beslendiği sınıf ise orta sınıf oldu. Neredeyse SUV'larla aynı hacimli, aynı yakıt sarfi yatı yapan motorlarla vergi avantajı da sunmayan orta sınıf oyuncularının, fi yat olarak da SUV'lardan çok farkı kalmadı. Bir zamanlar orta direk tüketicilerinin hayallerini süsleyen ve en çok tercih edilen üçüncü karoser tipi olan orta sınıf oyuncuları, ilgiyi bir anda fiyat/fayda denkleminde öne geçen SUV'lara bırakmak zorunda kaldı. SUV'ların 2003-2008 yılındaki yükselişleri o kadar hızlı oldu ki aynı trend, 2009 yılında da devam etseydi büyük ihtimalle orta sınıfı açık farkla geride bırakacaktı. Ancak yer ve ilgi kaybeden orta sınıfın cevabı çok gecikmedi. VW Passat ve birkaç premium marka dışında fazla güncel tasarıma sahip olmayan orta sınıf oyuncuları ciddi bir yenilenme sürecine girdi. 2008 ortasından itibaren Ford Mondeo, Honda Accord, Renault Laguna, Mazda6, Skoda Superb, Toyota Avensis ve Opel Insignia dinamik yüzler ve yüksek donanım paketleriyle iddialarını ortaya koydular. Ancak orta sınıfı Türkiye'de asıl ayakta tutan güç yeni düşük hacimli motor seçenekleri sunmaları oldu. Hacim küçültme çalışmaları sayesinde çok daha küçük hacimli motorlara sahip olmalarına rağmen performans kaybı yaşamayan orta sınıf otomobiller, hacme göre vergi alınan ülkemizde büyük avantaj sağladı. Buna bir de 2009 yılında uygulanan ÖTV indirimlerinin özellikle düşük hacimli motorların daha fazla lehine olacak şekilde yapılması eklenince orta sınıfın yeniden yükselişi ortaya çıkmış oldu.