Bu hafta söyleşi konumuz bir hayli farklı ama yine otomobille iç içe. Konuğumuz ise 'ilk eski otomobil ihracatcısı' Fatih Hassas. Aylar süren görüşme taleplerimizi işlerinin yoğunluğu nedeni ile birkaç kez erteleyen Hassas ile bir çay ocağında nihayet buluşabildik.
Bilinçli bir otomobil seven olan Hassas'a 'ihracat işine' nasıl başladığını sorduk?
Fatih Hassas : 1985 yılında bir yabancı müşterim demir, çelik ve gıda maddeleri almak üzere bize müracaat etti. Bu işler ile ilgilenirken bizim eski otomobil merakını fark edip o da zevk duyduğunu bu tür merakları olduğunu bildirdi.
Biz de işimizi bu yöne kanalize edip iki otomobil satın aldık. Gayemiz bu iki otomobili deneme mahiyetinde yurt dışına ihraç etmekti. Bize ait ihracatçı bir şirket olan Hassas Gıda A.Ş. ile bu işe giriştik. Bu arada başaramayacağız diye tereddütlerimiz vardı. En-Ka A.Ş'de çalışan arkadaşlarım bu işi el birliği ile başarabileceğimi bana söylediklerinde içim rahatlamıştı doğrusu ve başladık gelişi güzel otomobil satın almaya.
Bu tür otomobillerin 1980'li yılların ilk yarısında hazırlanıp yurt dışına satıldığını hatırlıyorum, sizinle ilgisi varmıydı?
FH : Hayır yoktu. Ama benim kulağıma geldiği kadarı ile tek tük otolar gayrı kanuni yoldan yurtdışına çıkarıldı veya arıza gerekçesi ile geri getirilemedi. Bu tür kılıflar uydurarak da satmak mümkünken, biz tamamen resmi yıllardan bu işi yaptık.
İhraç ettiğiniz oto adedi hatırınızda mı ?
FH : Bir parti 34 tane, bir parti de 8 tane gitti. Yalnız son iki taneden son anda vaz geçildi. Alıcılardan bir tanesi Kuveyt'li, diğeri Suudi Arabistan'lıydı.
İkinci parti dediğniiz 8 otomobil aynı yere gitmedi mi ?
FH : İkinci parti ihracatın sadece evrakları bizden geçti bu ihracatı biz yapmadık.
Nasıl oldu?
FH : Bu ihracat işi için Ankara'da bulunan Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığınıa müracaat eden şahıslara bizi tavsiye etmişler, bize geldiler, biz de beraberce bu ihracatı gerçekleştirdik.
Asıl ihrac ettiğiniz 34 otomobil nereye gitti, alan kimdi ?
FH : Müşterimiz Arap'tı.Otomobillerin tamamı Suudi Arabistan'a ihraç oldu.
Bu otomobillerin hepsi klasik miydi, bizim için bir değer kaybı olmadı mı?
FH : Başta hepimiz çok acemiydik, bu işin aslını zamanla öğrendik. Bu arada bu konuda yeterli bilgiye sahip olmayan bazı Arap'ların da bu işte payı var tabi. Bulduğumuz her eskiyi koleksiyon diye topladık. Ama hiç biri koleksiyon değildi. Bir iki klasik değerde otmobil vardı o kadar.
İhracat için karar aldığınızda ne gibi işlemlerle karşılaştınız?
FH : Türkiye'nin ithalat ve ihracatta yumuşamaya girdiği bir devreydi. Biz ankara'ya gittiğimizde bu tür ihracat konusuni ile ilk defa karşılaştıklarını söylediler. Sonra da bizi dinleyip ikna oldular.
Ne anlattınız da ikna oldular?
FH : Bizim ihraç etmek istediğimiz otomobiller hurdaya çıkmış, parçalanmak üzere olan otomobillerdi, biz de bunu söyledik, resimlerini gösterdik, ikna oldular. Bir de döviz girdisi sağlayacaktık ki bu da etken oldu.
Sırası ile hangi işlemleri yaptınız ?
FH : Hazine ve dış ticaret Müsteşarlığından izin alındı, Eski Eserler Genel Müdürlüğünden tarihi olmadığına dair bir yazı(Topkapı Sarayından gelen bir müdür ekspertiz yapmış), İstanbul Ticaret Odasından bir ekspertiz raporu alındı ve ihracat muamelesi yapılıp yollandı.
Satış değerinin altında mı oldu, yoksa değerini buldu mu ?
FH : Çok ilginç ama biz her önümüze çıkan eskiyi aldığımız için bir hayli hayır duası da aldık. Hiç unutmam, o zaman hurdasını bize şaşkın 500.000 TL'ye satan adam gidip kendine sıfır km yerli almıştı. Durgun olan piyasayı canlandırıp, garibi, küçük esnafı, hurdacıyı sevindirdik, bu da değer kaybı olarak adlandırılamaz herhalde.
İhracatınızdan dolayı vergi iadesi aldınız mı ?
FH : Hayır bizim böyle bir hakkımız yoktu (evraklara bakıyoruz) ve almadık.
Toplam ihraç bedeliniz ne kadardı?
FH : 140.000 Dolar'dı. Ama daha önce de belirttiğim gibi bu işten doğru dürüst para kazanamadım, çok acemiydim.
Şimdi bu tür bir teklif gelse yaparmısınız?
FH : Zannetmiyorum, şimdi bu işten anlayan çok Türk var, toplayıp onlara satmayı tercih ederim.
Yazı: Nurican Hızır