Aston Martin markası pek çokları için tasarımlarıyla öne çıkan bir spor otomobil markası olsa da, James Bond'un otomobillerini üreten İngilizler aynı zamanda şanlı bir yarış geçmişine de sahipler. Geçtiğimiz hafta otomobil üretiminde bir asrı geride bırakan Aston Martin, bu yılki 24 Saat Nürburgring Yarışı'nda tanıttığı CC100 Speedster konseptiyle hem köklü geçmişini hem de gelecekte bizleri nelerin bekleyebileceği gösteriyor. İngiliz markanın karakteristik ön ızgarasını taşıyan tavansız ve camsız konseptte, sürücü ve yolcu motor kaputundan geriye doğru uzanan bir parçayla birbirinden ayrılıyor. Kağıt üzerindeki ilk taslak çiziminden karşımıza çıktığı haline kadar 6 aydan kısa sürede geliştirilen konsept yaklaşık 4.5 metre uzunluğundayken, aracın yan aynalar dahil genişliğiyse 2 metreden biraz fazla. Hem karoseri hem de kabini karbon-fiberden üretilen CC100 Speedster'da ne ön ne de yan camların kullanılmamasına normalde kapıların olduğu bölümlerin boş bırakılmasının da eşlik etmesiyle sürüş hissinin bambaşka bir boyuta taşınması hedeflenmiş. Tasarım DNA'sını gelecekten çok, markanın 1959 yılında Le Mans ve Nürburgring Yarışları'nı kazanan otomobillerinden alan konseptin tamamı alışılmışın dışında olsa da, özellikle yuvarlak stopların dikkat çektiği arka bölüm Aston Martin'in modern zamanlardaki tarzından oldukça farklı. Uzun motor kaputunun altında markanın son nesil AM11 kodlu atmosferik 6.0 lt'lik V12'sinin görev yaptığı CC100 Speedster konseptinde 6 kademeli bir sıralı şanzıman kullanılmış. Arka tekerleklere iletilen güç türünün tek örneği olarak kalacak konsepte 4.0 saniye civarında bir 0-100 km/s hızlanması kazandırırken, maksimum hızsa 292 km/s.
Sürücü ve yolcu, tek parça yarış koltuklarında otururken, çıplak karbon-fiber hem gözü okşuyor hem de hafiflik sağlıyor. Dijital göstergeler modern zamanları temsil ediyor.
Kanat kapıların kullanıldığı ilk otomobil olmasa da , CC 100 Speedster'in küçük kanatları farklı görünüyor.