Gelelim yakıtı koklayan otomobillere. Türkiye'nin malum vergi sistemiyle 1.6 lt otomobiller parlamaya devam ediyor. Çünkü satın alırken en düşük ÖTV dilimine denk gelen 1.6 lt ve altındaki motor hacmi otomobiller. Örnek vermek gerekirse 2007 yılının Temmuz ayında 1.6 lt ve altı otomobillerin toplam pazardaki payı yüzde 78'iken, bu oran 2008 Temmuz'da yüzde 80'e çıktı. O dönemde 1.6 lt ve altına alınan ÖTV vergisi yüzde 37 iken, 1.6-2.0 lt arasına da yüzde 60 alınıyordu. Yine 2007 yılında 1.600-2.000 cc arasında satılan otomobillerin payı yüzde 18'di. Aradan geçen birkaç yılın ardından ÖTV sistemindeki değişimle birlikte 1.600cc ve altı motor hacimli otomobiller için yüzde 40'a yükselen vergi adete 1.6 lt'lik motorları "tekel" haline getirdi. 2012 yılında 1600cc altındaki otomobil satışlarında yüzde 2,9 azalış olurken, 1600-2000cc aralığında motor hacmine sahip otomobil satışlarında yüzde 31,6 düşüş ve ve 2000cc üstü otomobillerde de yüzde 51,3 daralma vardı. Yani Türk tüketicisi 1.6'ya bir nevi mahkum oldu. Tarih 2012'in Aralık ayını gösterdiğinde 1.6 lt ve altındaki motor hacmine sahip otomobillerin satışı yüzde 92.6 ile işin yönünü gösteriyordu. Yani markalara adeta "1.6 lt satın yoksa otomobil satmak hayal" uyarısıydı bu. 2.0 lt ve üzerinde yani yüzde 130 vergi ile otomobil sahibi olanların sayısı da 2011'deki (11.054) rakamın yarısına (5.385) geriledi. Yani Türkiye'de 2012 yılında Amerikalılar için su motoru kıvamındaki 2.0 lt ve üzeri otomobillerin toplama oranı yüzde 1'e kadar geriledi.
Markalar Ne Yaptı?
Tabii ki otomotiv sektörü de müşteri beklentilerini ve sektörün yönelimini hızlıca kavradı. Öncelikle ana markalara yoğun baskıyla 1.6 lt ve altı motor üretin çağrısında bulunuldu. Bazı markalarsa 1999 cc ile SUV pazarından olmamak için bu yönde çağrıda bulundular. 2.2 lt'lik dizelleri ancak bayi sahipleri ve devlet erkanı kullanır oldu. Bu nedenle markalar 2.0 lt ve altına dünden razı geldiler. 1.6 ve üzerindeyse durum iyice dramatik oldu. Mesela Nissan Juke DIG-T modeli 18 cc'lik hacim farkından yüksek ÖTV'ye takılırken, Kia'nın Optima'sı 1.7 dizel ile fiyat listelerini süslüyordu. 1.8 lt motorlar ise artık mazide kaldı. Türkiye'de iyi satış yapan markalara uygun motor seçenekleri sunan ana merkezler Türkiye'ye yolladıkları 1.6 motorlu otomobil satışlarını görünce bu işin ciddiyeti arttı. VW gibi şanslı bir marka da başarılı ürün-motor gamıyla Türkiye'nin zirvesine oturdu. BMW 1.6 lt'yi önce 1 Serisi'nde kullanırken, 3 Serisi işi taçlandırdı. BMW X1'e bile 1.6 lt koydu. Orta ve üst sınıfta 2.0 lt'lik dizellerle iyi satış rakamları yakaladı. Audi sedan karoserde bu hacimde motor bulamamanın sıkıntısını çekerken gözler A3 Sedan'a çevrildi. Mercedes-Benz de bu ayrımı erken fark eden markaların başındaydı ve C Serisi Sedan ile kendi rekorunu kırdı. Ardından A, B, C Coupe gibi versiyonlarla satışlarını yükselten marka yeni E Serisi'ne de 1.6 lt turbo benzinli ünite koyarak adeta rakiplerine gözdağı verdi. Bir dönemin güçlü markalarından Mazda'nın son yıllarda Türkiye'de satış yapamamasının en büyük nedeni yeni modellerindeki 1.6 lt motor eksikliği. Bakalım ülkemizdeki bu 1.6 oyununda kimler kazanacak kimler kaybedecek?
Volkan Demirkuşak
Özellikle C Serisi Sedan ile rakiplerine oranla elini güçlendiren Stuttgartlı üretici Mercedes-Benz, E Serisi'ni de 1.6 ile donatarak rakiplerine iyice gözdağı verirken,eskiden bu yana 1.6 lt'lik motoru bünyesinde barındıran BMW, 1 Serisi'nin ardından 3 Serisi'nde de turbo destekli motorla satışlarını arttırdı. BMW'nin son 1.6 hamlesi X1 olurken, Audi'de A1 ve A3 haricinde 1.6 lt motorun olmaması işleri zorlaştırırken A3 Sedan ile Alman marka Türkiye'deki satışlarını katlamayı ve pazar payını arttırmayı hedefliyor.